| Büyükbabanı ya da babanı tanıma fırsatın olmadığı için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ لم يمكنكِ التعرف على جدكِ أو على والدكِ , بالنسبة لذلك |
| Böyle öğrenmek zorunda kaldığın için üzgünüm. Sanırım en iyisi, seni bir süre yalnız bırakmak olacak. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ عرفتِ بهذه الطريقة. أعتقد أنه من الأفضل أن أترككِ وحدكِ قليلاً. |
| Hayatta kendini adayacağın hiçbir şey olmadığı için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ لا تملكين شيئًا لتعيشي لأجله. |
| Böyle düşünmene üzüldüm. | Open Subtitles | نعم، آسفة لأنكِ تشعرين بهذا |
| Bunu yapmak zorunda kalmana üzüldüm. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ اضطررت للقيام بذلك |
| Şu anda çorba krizi yaşadığın için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ تعانين من أزمة بالحساء حاليًا |
| Daha çok davetiye almadığın için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنكِ لم تتلقي دعواتٍ أكثر |
| Bu saçmalığın ortasında kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ وقعتِ في خضم كل هذا الهراء |
| Bana kızdığın için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ غاضبة مني |
| Bu denli sıkıntı yaşadığın için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأنكِ خضتِ كل هذا الألم |
| -Böyle düşünmene üzüldüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنكِ تظنين هذا |