| umarım taco seviyorsundur çünkü bütün öğle arası boyunca burada oturup ders çalışacaksın. | Open Subtitles | آمل بأنّك موافقةً على ذلك لأنّك ستقضين وقت الغداء هنا من أجل دراستكِ |
| Peki, umarım bu işi... fazla yaymıyorsundur. | Open Subtitles | حسنٌ، آمل بأنّك لم تقومي بنشر الأمر بشكلٍ أوسع |
| umarım kızmazsın, pastanın kalanını ben aldım. | Open Subtitles | آمل بأنّك لا تمانع، ولكن أخذت ما تبقى من الكعكة |
| - umarım beni aşağılamaya çalışmamışsındır, çünkü ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | آمل بأنّك لا تحاولين إهانتي لأنّه لا فكرة لديّ عمّا قلتيه للتوّ |
| Peder, umarım az önce düşündüğüm şeyi söylememişsinizdir. | Open Subtitles | أبتاه، آمل بأنّك لم تقل ما أعتقد بأنّك قلته |
| Ahmaklığın için umarım adam gibi bir meblağ almışsındır. | Open Subtitles | آمل بأنّك قد حصلت على مبلغٍ وفير من أجل حماقتك .. |
| umarım beni gözetlemiyorsundur. Pek iyi değilimdir. | Open Subtitles | آمل بأنّك لم تكن تراقبني لست جيدة جداً |
| - umarım bir hata yapmıyorsunuzdur. | Open Subtitles | حسنٌ، آمل بأنّك لن تقوم بطرد القرد.. |
| Bilinmeyen numara, erkek sesi. "umarım veda etmişsindir." | Open Subtitles | رقم مجهول، نفس الصوت، "آمل بأنّك قلت وداعاً" |
| umarım sizin için sorun değildir bayım. | Open Subtitles | آمل بأنّك لا تمانع سيدي |
| umarım Johnny Grasso'nun hastalığına yakalanmamışsındır. | Open Subtitles | آمل بأنّك لم تصب بالفيروس الذي أصاب (جوني جراسو) |
| Bavullarını hazırlamışsındır umarım. | Open Subtitles | آمل بأنّك حزمت أغراضكِ. |
| umarım şimdi mutlusundur. | Open Subtitles | آمل بأنّك سعيدٌ الآن |
| umarım siz de buraya kahverengi su için gelmediniz. | Open Subtitles | آمل بأنّك لستَ هنا بشأن، |
| Tanner, umarım sana verdiğim çeyreklik hala sendedir, anneni arama vakti geldi. | Open Subtitles | تانر)، آمل بأنّك مازلت تحتفظ بالربع) الذي أعطيتك إيّاه، لأنّه قد حان الوقت لتتصل بوالدتك |
| umarım uğramamın bir sakıncası yoktur. | Open Subtitles | آمل بأنّك لا تمانع زيارتي لك |
| umarım bana kızgın değilsindir. | Open Subtitles | آمل بأنّك لست غاضباً منّي |