| Şimdi elimde, bir miktar daha iyi iş yapan programların birleşmesiyle oluşmuş yeni nesil programlar var. | TED | لذا لدي جيلٍ جديدٍ من البرامج والتي أنتجت عن طريق مزج البرامج التي أبلت أحسن بقليل من غيرها. |
| Küçük casusun iyi iş başardı Kazım. Sahibene dön. | Open Subtitles | جاسوستك قد أبلت بلاءً حسناًً عودي إلى سيدتك |
| Çok iyi iş çıkardı. | Open Subtitles | سنبقيها هنا لفترة أطول قليلاً لكنها أبلت بلاءاً حسناً |
| Bana soracak olursanız, bir erkek olarak iyi iş çıkardı. | Open Subtitles | لقد أبلت حسناً بكونها رجل, إذا سألتني. |
| İyi iş çıkarmış. | Open Subtitles | حسناً، إنها أبلت بلاءً حسن عليك. |
| Biyoloji bizzat, moleküler biyolojisi düşünürsek, hayatın bütün süreçlerini tanımlamada iyi iş çıkarmış gibi görünüyor kimya açısından -- kimyasal reaksiyonlar. | TED | علم الأحياء بذاته، إذا ما كنت تفكر بعلم الأحياء الجزيئي، يبدو أنها أبلت بلاءً حسناً في وصف كل عمليات الحياة في ما يتعلق بالكيمياء-- التفاعلات الكيميائية، |
| Ben iyi iş çıkardığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنها أبلت جيداً. |
| Kız iyi iş yapmış mı? | Open Subtitles | هل أبلت الفتاة حسنًا؟ |
| Bu gece çok iyi iş çıkardı. | Open Subtitles | أبلت بلاءًا حسنا الليلة. |
| Çok iyi iş çıkardın. | Open Subtitles | أبلت بلاءً حسناً |
| Caracas hikayesi iyi iş yaptı. | Open Subtitles | قصة "كاراكاس" أبلت مفعلوها |
| Minik kız iyi iş başardı Frank. | Open Subtitles | تلك الفتاة قد أبلت حسناً يا (فرانك) |
| Tanya iyi iş başardı. | Open Subtitles | (تانيا) أبلت حسناً |
| Arlene iyi iş çıkardı. | Open Subtitles | (آرلين) أبلت بلاءاً حسناً. |
| Sophie iyi iş çıkarmış. | Open Subtitles | أبلت (صوفي) بلاءً حسناً |
| Harika bir iş çıkardı. | Open Subtitles | -لقد أبلت حسنًا |