"أبناءها" - Translation from Arabic to Turkish

• çocuklarını
• Çocukları
• oğullarını
• çocuklarının

Yeni sevgilisi onları sevmiyor diye bir annenin, çocuklarını boğduğunu gördüm.
إنني أرى أما وحيدة تغرق أبناءها بسبب حبيبها الجديد،، ألم يعجبك؟

Harika bir annesin ve çocuklarını hiçbir zaman istismar etmezsin, o yüzden kendimi frenlemem gerekti.
أنت أم رائعة والتي لا يمكنها أن تستغلّ أبناءها بأي شكل من الأشكال، لذلك كان لا بدّ أن أتوقف وأراجع نفسي.

Ağlıyor, çünkü sen ve arkadaşların tüm çocuklarını öldürdünüz.
تبكي لأنّ كلّ أبناءها قتلوا من قبلك أنت وأصدقاءك

- Şehrin dışındasınız. Çocukları evde.
كلاكما خارج المدينة، وهي بعيدة ع أبناءها.

Bir anne oğullarını böyle yetiştirmez.
إلا إن كل أم لا تربي أبناءها على السواء

Ya da bir anne, saat dörtte, aniden tuvaletin bir köşesinde bir yer bulmayı becerip çocuklarının eve sağ salim vardıklarını kontrol eder.
أو الأم التي، في الرابعة بعد الظهر، ترتب فجأة للحصول على ناصية في الحمام للتأكد من سلامة أبناءها في البيت.

İnsanlara sempatik görünecek olan acı çeken bir anne, çocuklarını henüz kaybetmiş trajik bir,
الناس سيتعاطفون مع الأم المسكينة التي للتو فقدت أبناءها الجميلون في

Ama yine de kendi çocuklarını özel okula gönderiyor.
ومع ذلك, فهي ترسل أبناءها إلى مدرسة خاصة

İşte o taşla tüm çocuklarını tek tek ezeceğim.
وبهذا الحجر سأمحق أبناءها جميعًا.

çocuklarını dövmüştü!
انها تضرب أبناءها

Bütün çocuklarını yitiriyor.
! إنها تفقد جميع أبناءها

çocuklarını çok seviyordu.
أحبّت أبناءها.

Onun 'Çocukları' da Redford hayranıdır.
أبناءها معجبون بديليب كومار

Çocukları babalarında kalacak.
أبناءها سيبقون رفقة آبائهم.

Lannisterlar, o adamların oğullarını çaldı annem de adaletlerini.
لقد سرق " اللانيستر " منها أبناءها و قد سرقت العدل الذي يستحقونه.

Babalar oğullarını korumakla yükümlüdür.
من المفترض الاباء تحمي أبناءها

Aslında kuzenim mektup yazıp bende kalmalarını isteyinceye kadar çocuklarının adlarını ve kaç tane olduklarını bile unutmuştum.
أو كم عدد أبناءها حتى كتبت لي وطلبت مني الإقامة

çocuklarının kemiklerinin nerede olduğunu bilmezken kendin hakkında da bir şey bilemezsin.
وأفضل من ألا تعلم أين بقايا أبناءها . حتى أنتِ لا تعلمين أين بقايا ابنكِ .

Rezil beyaz meşe ağacının gölgesinde, O, onun çocuklarının her döner büyü yarattı
"تحت ظلّ شجرة السنديان الأبيض المُهابة ألقت التعويذة التي حوّلت أبناءها جميعًا"