| Ailem bana düşünmeyi öğretti bana dürüstlükle ilgili birtakım değerler verdi ve | Open Subtitles | أبويّ علّموني التفكير علموني قيماُ ومبادئ حقيقة و.. |
| Ailem avukat olmamı istiyordu. Sadece,o bana göre değil. | Open Subtitles | أبويّ أرادوني ان أكون محاميه انه فقط لم يكن لي |
| Herşey ailemin verdiği partiyle başladı. | Open Subtitles | الذي حَدثَ كانت هناك تلك الحفلة التي أعدها أبويّ |
| Uyum sağlamak için çok uğraştım ama ailemin öyle davrandığını görmek bana sadece ilkel bir yaratık olduğumu hatırlattı. | Open Subtitles | حاولت جاهداً التأقلم، لكن مشاهدة أبويّ يتصرفان هكذا جعلتني أدرك أنني مجرد حيوان بدائي. |
| Bende senin gibi ailemi kaybettim, Amaçsız bir cinayete kurban verdim. | Open Subtitles | فقدت أبويّ مثل مثلما حدث لديك، في جريمة بلا شعور. |
| Hem annem hem de babam eğitimciydi, anne tarafından dedem ve anneannem eğitimciydi ve son 40 yıldır da aynı şeyi yapıyorum. | TED | كلا أبويّ كانوا معلمين جدي وجدتي من أمي كانوا معلمين وخلال الأربعين سنة الماضية كنت أعمل نفس الشيء |
| Benim Ailem hakkında bir daha hayıflanamazsın. | Open Subtitles | أنت لا يُمْكِنُكَ أبَداً الإعتِراض على أبويّ ثانيةً، أبداً. أَعْنيه. |
| Ailem beni de gençken odama kilitlemeye kalktı. | Open Subtitles | عندما كُنْتُ مراهقه، أبويّ حاولوا إبْقائي مغلقة. |
| Ailem bir uzmana görünmemi istediğini söyledi. | Open Subtitles | أبويّ قالوا بأنّك أردتَني أَنْ أَرى أحد الإختصاصيين؟ |
| Ailem, teneffüs için yılda $15,000harcamıyor. | Open Subtitles | أبويّ لا يصرفون 15,000دولار في السنة من أجل العطلة |
| Ailem kafeteryada, eğer beklemek isterseniz. | Open Subtitles | أوه، أبويّ في مطعم إذا تُريدُ الإنتِظار. |
| Evet, Ailem çocukken beni hep buraya getirirdi. | Open Subtitles | نعم، أبويّ كَانوا يَجْلبونَني هنا دائماً عندما كنت طفلاً. |
| Bunu ailemin yanında da yapmak isterdim. | Open Subtitles | كنت أود أن أفعل مثل هذه التصرفات مع أبويّ |
| Alborz dağlarını aşarak Astara'da ailemin... yanına sığındım,. | Open Subtitles | َعبرتُ جبال البورز للُجُوء في بيت أبويّ في استارا |
| Ayrılana kadar oradaydım. Bir özel dedektif ailemin beni aradığını söyleyince... | Open Subtitles | كنتُ بإجازة, عندما ظهر لي محقٌّق خاص وأخبرني بأنّ أبويّ يبحثان عنّي. |
| Ama öncelikle arabamı ve ailemi istiyorum. | Open Subtitles | الموافقة. أولاً، أنا سَآخذُ سيارتَي، أبويّ. |
| ailemi arayıp onlara pazar gününe kadar gelmeyeceğimi söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأطلب من "ماركوس" إخبار أبويّ أني لم أظهر |
| ailemi görmeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أعود هناك ثانية يجب أن أرى أبويّ |
| Annem babam seni Pazar günü çaya davet etti? | Open Subtitles | أبويّ يُريدونَ دَعوتك إلى الشاي يوم الأحد. هَلْ تَجيءُ؟ |
| - Bekle biraz. Eğer Porter o zamanlar da sökücüyse demek ki Jen'in biyolojik ailesi gerçekten de tarikattanmış. | Open Subtitles | مهلاً، إذا كان (بورتر) مخلّص فربّما أبويّ (جين) الحقيقيين يعودون لطائفة دينيّة |
| Bir işim olmadığını biliyordu. ailemle yaşadığımı biliyordu. | Open Subtitles | عرفت أني عاطل، عرفت أني أعيش في منزل أبويّ |
| Annemler karma parti yapmama izin vermişti. | Open Subtitles | أبويّ سمحا ليّ بعمل حفلة، و بينما هم كانوا بالطابق العلويّ |
| aileme tıpatıp benzeyen kopyalar, ülkenin her yanına dağıldı. | Open Subtitles | نسخ مماثل إلى أبويّ يعيش في عمليا كلّ جزء البلاد. |
| Annemle babamı ne yapacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | أجهل ماذا أفعل مع أبويّ. |
| Hadi. Sadece hasta insanlar, Annemle babamın öpüşmesini görmek ister. | Open Subtitles | فقط المرضى هم من يريدون رؤية أبويّ وهما يتبادلان القبلات |