| - Söyledim zaten. Eve ama henüz dinlemekten bıkmadım. | Open Subtitles | لقد قلتها بالفعل- أجل، لكنني لم أتعب من سماعها بعد- |
| Hiç bıkmadım. | Open Subtitles | أنا لا أتعب من ذلك أبداً. |
| Sert zeminden ve senin yumuşak yatağını paylaşmayı istemekten yoruldum. | Open Subtitles | كبرت وأنا أتعب من الأرض الصلبة والطويلة لأقاسمكِ السرير المريح |
| Joey, senin elbiselerini toplamaktan artık yoruldum. | Open Subtitles | جوي , أتعب من إلتقاط ملابسك |
| Okumaktan yorulunca... bulmaca çözüyorum ama onlar da çok basit. | Open Subtitles | . عندما أتعب من القراءة أحل الكلمات المتقاطعة ولكنها كلها سهلة جدا |
| Bağırmaktan yorulunca erkeklerle kavga ettim. | Open Subtitles | وحينما أتعب من الصراخ أفتعل شجاراً مع أحد الرجال |
| Endüstrimizdeki liderlere olan bu önyargıdan bıkmaya başladım. | Open Subtitles | لقد بدأت أتعب من ذلك التحيز ضد قادة الصناعة |
| Bundan hiç bıkmadım. | Open Subtitles | أتعرف أنني لا أتعب من هذا قط |
| Bundan asla bıkmadım! | Open Subtitles | أنا لا أتعب من ذلك أبداً! |
| Ama söz dinlemiyorsun, Dre. Sürekli tartışmaktan yoruldum. | Open Subtitles | لكنك لا تحب أن تستمع يا (دري) و أنا أتعب من الجدال معك طوال الوقت |
| Çiğne çiğne yoruldum. | Open Subtitles | إنني أتعب من المضغ ! |
| Güneşten bıkmaya başladım. | Open Subtitles | بدأت أتعب من الشمس |