| Cennet burası. Adem buradaydı, sonra ağabeyim de buraya geldi. | Open Subtitles | الجنة هنا آدم كان هنا وأخي أتى إلى هنا أيضاً |
| buraya geldi ve bir açıklama yapmak istedi bunun için ölmeye hazır . | Open Subtitles | لقد أتى إلى هنا لإصدار بيان وهو راغبٌ للموت من أجله |
| Kelebekleri seviyormuş, atın adı da Kelebek olunca Buraya gelip şikeli yarışa para yatırmış. | Open Subtitles | انه يحب الفراشات،واسم ..الحصان الفراشة فبالتالى أتى إلى هنا و راهن على الحصان المُرَكَّب له تعديل |
| Buraya gelip iyi olduğunuzdan emin olmam istendi. | Open Subtitles | لقد طلب منى أن أتى إلى هنا وأتأكد أنكى بخير. |
| Buraya gelen adam babasını arıyordu... yaşlı bir adam bu civarda kaybolmuş. | Open Subtitles | رجل أتى إلى هنا يبحث عن والده رجل طاعن في السن تاه في هذه المنطقة |
| Son ev arkadaşım rock yıldızı olmaya gelmişti ama tüyüp gitti, pis herif. | Open Subtitles | رفيقي السابق في الغرفة أتى إلى هنا ليصبح نجم روك ثم هجر المدينة |
| Görünüşe göre ona yiyecek ve su getirmek için her gece buraya gelmiş. | Open Subtitles | أتى إلى هنا كل ليلة على الأرجح أحضر لها الطعام و الماء |
| Eğer fikrimi değiştirmek için buraya gelirse onunla görüşmeyeceğim. | Open Subtitles | إذا أتى إلى هنا محاولاً تغيير رأيي لن أقوم برؤيته |
| Sakin ve sükûneti için buraya geldi. | Open Subtitles | لقد أتى إلى هنا كي ينعم ببعض الهدوء والراحة |
| buraya geldi, ama benim azınlık raporu yazıp yazamayacağımı sormak içinmiş, ...ama ben olmaz dedim. | Open Subtitles | أتى إلى هنا لَكي يسألني إن كنت أريد كتابه تقرير أقليه ورفضت |
| Ve bu gece, Beyaz Saray Personel Şefi buradan ayrılmam için beni çağırttı, ve kendisi buraya geldi. | Open Subtitles | وهذا المساء، حاول رئيس الموظفين في البيت الأبيض أن يبعدني من هنا، ثم أتى إلى هنا. |
| - Hayır bu doğru olamaz. Daha dün buraya geldi. | Open Subtitles | -كلا، ذلك لا يعقل لأنه أتى إلى هنا يوم أمس |
| buraya geldi çünkü senin hakkında endişeleniyor ve seni arıyordu! | Open Subtitles | لقد أتى إلى هنا لأنه كان قلقا عليك و لقد كان يبحث عنك! |
| Bahse girerim dün Buraya gelip aynı şeyi isteyen adamı tanıyorsunuzdur. | Open Subtitles | أنا أراهن على إنكم تعرفون الرجل الذي أتى إلى هنا البارحة طالباً الشيء ذاته |
| - Buraya gelip bizi vurması ihtimâli ne kadar? | Open Subtitles | ما هي فرصتنا إن أتى إلى هنا و أطلق النار علينا؟ لن يأتي إلى هنا |
| Buraya gelip tetikçiyi öldüren her kimse, bunu arıyordu. | Open Subtitles | من أتى إلى هنا وقتل القاتل المأجور كان يبحث عن هذه. |
| Bu kütüphane yüz yıldır sessiz. Buraya gelen her neyse, çoktan ölmüştür. | Open Subtitles | المكتبة كانت صامتة لمائة سنة مهما كان الشيء الذي أتى إلى هنا فهو ميت منذ زمن |
| Zira Buraya gelen ilk siz değilsin, pek çok grup geldi. | Open Subtitles | لأنك لست الوحيد الذي أتى إلى هنا لقد سبقك الكثير |
| Selam. Daha önce Buraya gelen bir adamı arıyorum. Yaklaşık bu boylarda, siyah saçlı. | Open Subtitles | أنا أبحث عن رجل, أتى إلى هنا من قبل بهذا الطول, شعر غامق |
| Sanırım buraya Güney Afrika'daki bir sermaye hakkında pazarlık etmeye gelmişti. | Open Subtitles | أعتقد أنه أتى إلى هنا ليبيع أسهم شركة جنوب أفريقية أو شئ كذلك |
| Bundan önce de, 1983'te bir mühendislik konferansı için gelmişti. | Open Subtitles | قبل ذلك في 1983 أتى إلى هنا من أجل مؤتمر للهندسة |
| Mary Gaines'in cesedinin morgda olmadığı görünce Ben buraya gelmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد بأن بن قد أتى إلى هنا بعد المشرحه بعدما علم بأن جثة ماري غينس مفقوده ولكن لاتوجد علامه بأنه كان هنا |
| Ve eğer buraya gelirse. | Open Subtitles | وإن أتى إلى هنا مرة أخرى |
| Öyle dedin ama, bir parçan beni görmeye geldiğini söylüyor. İtiraf et. | Open Subtitles | ذلك ما قلتيه، لكن جزءاً منكِ أتى إلى هنا لرؤيتي، اعترفي بذلك |