| Aslında, buraya, ağaç evin kalabilecğeini söylemeye geldim. | Open Subtitles | في الواقع، لقد أتيت لأخبرك أن منزل الشجرة لن يتدمر |
| Artık benden kaçmana gerek olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أنه ليس هناك حاجة للإختباء منى |
| Fakat hayır. Seni anladığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | لكن كلا، كلا لقد أتيت لأخبرك بأنني قد فهمتك. |
| Buraya onun ne yaptığı hakkında hiç bir fikrimin olmadığı söylemek için geldim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أني لم أعرف ما كان يفعله فحسب |
| Sarısakal'ın oğlunun gemide olduğunu söylemek için geldim efendim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أن ابن القرصان "يالوبيرد" على متن هذه السفينة. |
| Herşeyin iyi olduğunu sana söylemeye geldim ve her şey mükemmel. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أن الأمور ستكون بخير, وكل شيء رائع. |
| - Dinle, bu sistem hakkında sana çok önemli bir şey söylemeye geldim. | Open Subtitles | المهندس أتيت لأخبرك بشيء مهم جداً عن هذا النظام |
| Patsy's'de işlerin çok iyi gittiğini söylemeye geldim. | Open Subtitles | فقط أتيت لأخبرك ان مطعم باتسي يقوم بعمل عظيم |
| - Hayır davanı aldığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أنني سأقبل بتمثيلك في الأخير |
| Şunu söylemeye geldim bugün doldurduğum tüm başvuru formları hükümlü olup olmadığımı soruyordu. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أن كل طلب توظيف ملأته اليوم يسأل إن كنت مداناً من قبل |
| Sana bunu söylemeye geldim. Sadece benden uzak dur. | Open Subtitles | ولهذا أتيت لأخبرك ابتعد عني وحسب |
| - Bu öğleyi söylemeye geldim sana. Bugün. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك عن بعد الظهر هذا اليوم |
| Sizi kaza alaninda gördügümü söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أنني رأيتك في موقع الحادث |
| Sizi kaza alanında gördüğümü söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أنني رأيتك في موقع الحادث. |
| Sana atölyende... makineleri açık bıraktığını söylemeye geldim sadece. | Open Subtitles | "لقد أتيت لأخبرك فقط أنك نسيت بعض الآلات في ورشة العمل" |
| Merhaba. Burada çalışmayacağımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | مرحباً ، أتيت لأخبرك أننى لن أعمل هنا |
| Aslında buraya işi bıraktığımı söylemek için geldim. | Open Subtitles | في الواقع، أتيت لأخبرك أنني مستقيلة |
| İlaçların yeterli olmadığını söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أنّ الأدوية ليست كافية |
| Seni çok sevdiğimi söylemek için geldim. Ben de seni seviyorum. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أننى أحبك |
| Sana bunu söylemeye geliyordum çünkü film için finansmanı bulduk. | Open Subtitles | ،هذا ما أتيت لأخبرك به ...لأن حصلنا على تمويل... |
| Sana sensiz yaşayamadığımı söylemek için gelmiştim,.. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك بأنه لا يمكنني العيش بدونك |