| Sen bu yolun nereye vardığına bak, ben de geldiğimiz yere doğru gideceğim. | Open Subtitles | إكتشف أنت إلى أين يؤدى الطريق وأنا سأتجه إلى الطريق الذى أتينا منه |
| - Tamam. - geldiğimiz yeri göremiyorum artık. - Harika. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى رؤية المكان الذي أتينا منه مرة أخرى. |
| Siktirin. Bak Komiser, Buraya gelmemizi istedin Biz de geldik. | Open Subtitles | أنظر ، حضرة الرقيب طلبت منا أن نأتي وقد أتينا |
| Biz değişik bir yere gidelim dedik ve Buraya geldik. | Open Subtitles | نحن.. لقد أردنا تغييرًا في المنظر لذا أتينا إلى هنا |
| Afrika'daki çiftliğinden Buraya kadar gelmiştik. | Open Subtitles | لقد أتينا كل المسافة من مزرعتنا فى أفريقيا, والأطباء لايستطيعوا عمل شئ |
| Biryerlerden geliyoruz ve umut dolu geziyoruz her zaman bir yerden bir yere. | TED | لقد أتينا من مكان ما ونسافر على أمل كل الأوقات، نذهب بإتجاه أماكن جديدة. |
| Buraya neden geldiğimizi bilmiyorum. Buraya bir daha asla gelmeyeceğim. | Open Subtitles | أجهل لماذا أتينا إلى هنا، لن أعود إلى هنا مجدداً |
| Peki, bu hikayeler bize kim olduğumuz ve nereden geldiğimiz hakkında ne söylüyor? | Open Subtitles | لذا مالذي تُخبرنا بهِ هذه القصص عن من نكون و من أينَ أتينا. |
| Nereden geldiğimiz bu ufkun ötesinde yatıyor ve Biz bunu göremiyoruz | TED | لا نعلم شيئًا فيما وراء هذا الأفق عن المكان الذي أتينا منه. |
| Siz geldiğimiz yöne gidin, Biz de sizinkine gidelim. | Open Subtitles | إذهبوا للمكان الذي أتينا منه وسنذهب للمكان الذي أتيتما منه |
| geldiğimiz yerde, sefaletten ölmek istemiyorsan ya rahip olmak zorundaydın, ya da haydut. | Open Subtitles | من حيث أتينا ، كلانا لا يريد أن يموت من الفقر أصبح أحدنا قس والآخر قاطع طريق |
| Ve Biz farklı dünyalardan gelmemize rağmen yakındık. | TED | وكنا مقربتين بالرغم من اننا أتينا من عالمين مختلفين كثيراً. |
| Sizin benden konuşmamı istediğiniz sorular: Bir, Biz nereden geldik? | TED | أسئلتكم التي أود التحدث عنها هي: أولا، من أين أتينا ؟ |
| Bir yolculuk sırasında Buraya gelmiştik. O sıralar sen dünyada yoktun. | Open Subtitles | في أحد الأيّام, أتينا إلى هنا في رحلة و لم نكن أنت حتى فكرة لدينا |
| Onun Edo'da olduğuna dair bir söylenti duyduğumuzdan Edo'ya gelmiştik, | Open Subtitles | حسناً, أتينا إلى إيدو لأنني سمعت اشاعة بأنه موجود في إيدو, |
| Biz de o hastaneden geliyoruz ama öyle bir kız görmedik. | Open Subtitles | لا لقد أتينا من البلدة ولم نرى طفلة بهذه المواصفات |
| Vücut simetrisi kadar basit olan bir şey üzerine düşünmek evrimsel geçmişimizle çok yakından ilgilenmemize ve bir tür olarak nereden geldiğimizi anlamamıza yardım edebilir. | TED | التفكير بشيء بسيط كـ تناظر الجسد يمكن أن يساعدنا على التعمق أكثر في ماضي تطورنا و فهم من أين أتينا نحن كـصنف. |
| Komşularımızın yaşam tarzı ile bizimkini kıyaslamak için buradayız. | Open Subtitles | أتينا فقط لمقارنة أسلوب حياتنا بأسلوب حياة جيراننا |
| Şunu anlamalısınız ki Buraya güvende olmak için gelmiş olsak bile | Open Subtitles | لكن يجب أن تفهموا حتى إن أتينا إلى هنا لنكون بأمان |
| Yanımızda tıbbi yardım getirdik ve tıbbi eğitim aldım. | Open Subtitles | لقد أتينا بمؤن طبية معنا و لدى بعض التدريبات الطبية الأولية |
| Göbek kordonundan geldiğimizden beri her zaman teşkilatta bir Jones vardı. | Open Subtitles | هناك دائماً جونز في القوة منذ أن أتينا في الحبل السري |
| - Buraya bir arazi almaya gelmedik. Buraya bir demeç vermeye geldik.. | Open Subtitles | لم نأت إلى هنا لنستولي على عقار أتينا إلى هنا لنقدم تصريحاً |
| Pekala, görünen o ki, tam zamanında gelmişiz. | Open Subtitles | حسناً، يبدو أننا أتينا هنا في الوقت المناسب |
| Yürümeyi ve konuşmayı öğrenmiş bir balık ama kim olduğu ve nereden geldiği hakkında hâlâ öğreneceği çok şey var. | TED | نعم، هناك من تعلم المشي والكلام، ولكن هناك من لا يزال لديه الكثير ليتعلمه عن من نحن ومن أين أتينا. |
| Biliyorsunuz ki bu kötüye gitmekte çünkü bu gezegende, nereden geldiğimizle alakalı somut bir kanıt bulabilme imkanımız yok ve bunu oluşturan her neyse 4 milyar yıl öncesinden beri kayıp. | TED | وتعلمون، إن الوضع يزداد سوءًا، لأننا لن نجد دليلًا ماديًا عن المكان الذي أتينا منه على هذا الكوكب، والسبب لذلك هو أن كل شيء عمره أكثر من 4 مليار سنة قد تلاشى. |