| Evet Bay Cafmeyer, önsezinin doğru olduğunu kanıtladın. | Open Subtitles | حَسناً، السّيد كافميير، أثبتَّ بأنّ أحاسيسي كَانتْ صحيحةَ |
| Bize karşı durarak bunu kanıtladın. | Open Subtitles | لكنّي علمت منذ البداية أنّك قذر، وها قد أثبتَّ ذلك بالوقوف ضدّنا. |
| Değerini kanıtladın. Gözlerinde kahraman bile olabilirsin. | Open Subtitles | أثبتَّ جدارتك، وطبعًا بوسعك أن تتوّج بصنيعك بطلًا. |
| Hem altıncı ilçenin hem de kendi mükemmeliyetinin varlığını kanıtlamış oldun. | Open Subtitles | لقد أثبتَّ وُجُودُ كِلاَ الأمرين "وجود "الحيّ السادس ووُجُودُ بَراعَتُكَ الخَاصَّة |
| Gerçekte, Bay Andrews, siz bunu çoktan kanıtladınız. | Open Subtitles | في الواقع يا سيد أندروز قد أثبتَّ أنت هذا بالفعل |
| İyi iş çıkardın. En becerikli öğrenci olduğunu kanıtladın. | Open Subtitles | أحسنت صنعًا، أثبتَّ أنّك التلميذ الأكثر قدرةً على التكيُّف. |
| bugün... bugün bana kanımdan olmadığını kanıtladın. | Open Subtitles | اليوم. اليوم أثبتَّ انك لست من صلبي |
| Bambaşka bir şeyi kanıtladın. | Open Subtitles | لقد أثبتَّ شيئاً جديداً تماماً |
| Burada olmadığını zaten kanıtladın. | Open Subtitles | لقد أثبتَّ بأنكَ لست متواجداً هنا |
| Yetenekli olduğunu kanıtladın. | Open Subtitles | لقد أثبتَّ أنكَ قادر |
| Yanıldığımı kanıtladın. Duyduğuma göre Andre Hannan yakında çıkıyormuş. | Open Subtitles | أثبتَّ خطئي، سمعت أن (أندري) سيُطلق قريبًا. |
| O kadarını kanıtladın. | Open Subtitles | وأنتَ أثبتَّ ذلك |
| Bu işte başarılı olduğunu kanıtladın. | Open Subtitles | -لقد أثبتَّ لنا أنك كفؤ |
| Bambaşka bir şeyi kanıtlamış oldun. | Open Subtitles | لقد أثبتَّ شيئاً جديداً تماماً |
| Az önce yapabileceğinizi kanıtladınız. | Open Subtitles | أعتقد أنك أثبتَّ بأنّه يُمْكِنُ ذلك |