| zorla yiyecek yerine uyuşturucu ürettirmeye başladı. | Open Subtitles | بعدها أجبرهم على أن يزرعوا المخدرات بدلا من الغذاء. |
| Sanki bütün günümü omuzlarına oturup zorla, normalde iğrenç buldukları şeyleri yapmaya zorluyormuşum gibi. | Open Subtitles | كما لو أنني كُنت أقضي أيامي على أكتافهم أجبرهم على إرتكاب أفعال يرونها مُثيرة للإشمئزاز |
| Bütün köleleri zorla serbest bıraktırdı. | Open Subtitles | لقد أجبرهم على تحرير كلّ العبيد المحتجزين |
| Akşam, müttefik birliklerin ilerleyişi onları geri çekilmeye zorladı. | Open Subtitles | لكن بحلول الليل ، أجبرهم زحف قوات الحلفاء على الانسحاب |
| Onları, "Hücre" olarak bilinen çift üniteli taşınabilir evlerde yaşamaya zorladı. | Open Subtitles | أجبرهم على الاقامة فى مقطورتين مُذدوجتين أصبحتا تُعرفان بإسم "الحُفرة". |
| Sonuna kadar zorla, bu da onbir. | Open Subtitles | أجبرهم على الخروج، هنالك إحدى عشر |
| - Bir şekilde ellerini zorla. | Open Subtitles | أجبرهم شكل ما |
| -Whitney zorladı diye buradalar. | Open Subtitles | -إنهم هنا لأن "ويتني" أجبرهم |