| Bir kısmında da, atalarının ne kadar ahlaksız olduklarını gösteriyoruz. | Open Subtitles | وبعضهم, حسناً، نُريهم كيف كان أجدادهم على قدرٍ من النذالة. |
| Her birinin yüzlerinin arkasında akıl almaz hikayeleri var, asla tam olarak idrak edemeyeceğiniz bir hikaye, sadece kendi hikayeleri değil, aynı zamanda atalarının hikayeleri. | TED | كل واحد منهم يملك قصة مذهلة خلف تلك الملامح قصة لن تستطيع أن تلمّ بها تماما, ليس قصتهم فحسب , أيضا قصص أجدادهم |
| Ama bu hastalar servetlerini atalarının hiç kullanmadığı bir şekilde kullanıyorlar. | TED | ولكن يستخدمونه ثرواتهم بطريقة لم يفعل أجدادهم. |
| İlk meydana çıktıklarından beri, bitkiler ve onların ataları gezegenimizi tamamıyla değiştirdiler. | Open Subtitles | منذ ظهورها للمرة الأولى، النّباتات و أجدادهم قد طوّروا كوكبنا. |
| Sonunda korkunç şeyler yaptıklarını biliyorum ama burayı ataları yaptı. | Open Subtitles | فأنا أعلمُ أنهم قاموا بأشياء فظيعة في نهايتهم ولكن أجدادهم بنوا هذا |
| Böylece çocukları dedelerine emanet edip daha güvenli bir yer olan öbür tarafa geçiyorsun. | Open Subtitles | لذا، تتركين أولادك مع أجدادهم وتذهبين للجانب الآخر حيث تكوني بأمان ... |
| Ancak durumun ciddiyetini farkettiklerinde atalarının da (yani biz) küçük dünyalarında kıyameti beklemeyip kainata yayılıp canlarını kurtardıklarını hatırlayacaklardır. | Open Subtitles | ولكن إذا ما فكروا في الأمر، فإنهم سيكونون ممتنين لأن أجدادهم لم يبقوا على ذلك العالم الصغير بانتظار مصيرهم المشؤوم، |
| Karşılığında, Unas'lar bize, atalarının katilleri Goa'uld'u yenmek için yardım edecekler. | Open Subtitles | في المقابل سيكون هناك أوناس يساعدون في القتال ضد قتلة أجدادهم , الغوائولد .. |
| atalarının Orta Asya'dan gelirken getirdikleri bir beceri. | Open Subtitles | مهارةٌ أتى بها أجدادهم معهم عندما جاءوا شمالاً من آسيا الوسطى |
| atalarının Mısır'da kölelikten özgür kalmalarına şükretmek için. | Open Subtitles | ليشكروا الله لتحريره أجدادهم من عبودية المصريين. |
| Sadece Kuzey'deki insanlar, atalarının tanrılarına inanmaya devam ediyordu. | Open Subtitles | وفي الشمال فقط تمسك الناس بآلهة أجدادهم |
| Sadece Kuzey'deki insanlar, atalarının tanrılarına inanmaya devam ediyordu. | Open Subtitles | وفي الشمال فقط تمسك الناس بآلهة أجدادهم |
| Onlar atalarının mezarları. | Open Subtitles | هذة مقابر أجدادهم |
| Geçmişlerine takıntılı haldedirler atalarının kim olduğu, hangi liroda doğdukları. | Open Subtitles | الكاستيفان مخادعون. إنهم مهووسون بماضيهم كما كانوا أجدادهم و الـ(ليرو) الذي وُلدوا به. |
| ataları denizden geldi, fakat çoğu yengeç artık kara bazlı bir hayat yaşıyor. | Open Subtitles | جاء أجدادهم من البحر، ولكن اغلبها الان تكييف للعيش في البرية. |
| ataları bizden çok önce buradaydı. | Open Subtitles | .. لديك شئ ما أجدادهم كانوا هنا |
| Goa'uld burada madeni işletirken ataları burada ölümüne çalıştırılmışlar. | Open Subtitles | أجدادهم عملوا فيه حتى الموت بينما كان " الجائولد " يسيطرون عليهم إنهم مستميتون في الدفاع عنه |
| Bu insanların ataları kendilerini adadılar. | Open Subtitles | كل هؤلاء الذين كرّس أجدادهم أنفسهم |
| Buradakilerin her biri ataları yaşam oyununda kazandıkları için buradalar. | Open Subtitles | وكلهم هنا لنجاح أجدادهم في لعبة الحياة |
| Ergenlik çağında annene ve dedelerine ihtiyaçları olur. | Open Subtitles | حتى المراهقين بحاجة إلى أجدادهم |