| Dünyada bilinen neredeyse yarım milyon böcek türü vardır ama birçoğu yaygın olan beş tane ağız parçası tipinden sadece birine sahiptir. | TED | هناك ما يقارب المليون نوع معروف من الحشرات في العالم، لكن أغلبها يملك واحد فقط من خمسة أنواع شائعة من أجزاء الفم. |
| Ne? Yanılmış olabilirim, ama bunun bir araba parçası olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّي يُمكن أن أخظئ، لكنّني لا أظنّها أجزاء سيّارة مطلقًا. |
| Sanırım bu problemin bir kısmı da bir çok insan topluluğunda bu diyaloglara katılım eksikliği olması. | TED | أعتقد جزء من هذه المشكله هو، أنه كان لدينا نقص في الحضور في هذه الحوار من أجزاء متعدده في المجتمع البشري |
| vücut parçaları üretiyorum; insanların yürümesini ve koşmasını sağlayan biyonik bacaklar. | TED | بل أصمّم أجزاء الجسم، كساقين آليين يساعدان الإنسان على المشي والجري. |
| Origaminin en etkili araçları varlıkların belli kısımlarını nasıl yaparız sorusuyla bağlantılı. | TED | أقوى الأدوات في الأوريغامي تترتبط بكيفية الحصول على أجزاء من هذه المخلوقات |
| Yan taraftan ortaya doğru gelen bölümleri burada rahatlıkla takip etmek mümkün. | Open Subtitles | من السهل رؤية أجزاء الفك العلوي.. أو تلك التي تأتي من الجوانب. |
| İki arkadaşıyla beraber bir foku daha yeni üç parçaya ayırmıştı. | TED | انتهى لتوه من تمزيق فقمة إلى 3 أجزاء مع صديقين. |
| Sadece milyonda 10 kadar bir bölümü 2.7 derece. | TED | هي 2.7 درجة من أصل 10 أجزاء من المليون. |
| Anahtar vücudun her parçasını birlikte çalıştırmaktır. | Open Subtitles | المفتاح هو أن تترك أجزاء الجسد تعمل معاً |
| Hepsi oyunun bir parçası sadece izlediğiniz benim oyunum değil. | Open Subtitles | كله أجزاء الأداء التمثيلي ليس آدائي هو الوحيد الذي ترينه |
| I.Q. testinin bir diğer parçası soyutlamalarla ilgili mantık yürütebilme üzerinedir. | TED | وهناك أجزاء أخرى من مجموعة اختبار الذكاء التي تدور حول استخدام المنطق في التجريد. |
| Benim sürecim, ortak hafızamızın bir parçası olarak gördüğüm ikonik mekânları fotoğraflayarak başlıyor. | TED | بدأت طريقتي بتصوير مواقع ذات دلالة تذكارية، أماكن هي أجزاء من ما أسميه ذاكرتنا الجماعية. |
| İşinin büyük kısmı buydu ve insanlar, bunu yapmazsa her şeyin yıkılacağını düşünürdü. | TED | وهذا أحد أهم أجزاء وظيفته، والناس يعتقدون أنه إذا لم يفعل ذلك، ستنهار الأمور. |
| O parçaları arabanızdan çıkarmam tam dört saatimi aldı, şimdi hepsi yandı. | Open Subtitles | أعنى لقد اخذ 4 ساعات لأخراج أجزاء السيارة والأن كل الأجزاء إحترقت.. |
| Şimdi, onun görme kabiliyetini sağlayıp işitmesini geri getirdiğimizi ve vucüdunun hastalıklı kısımlarını titanyum parçalarla değiştirdiğimizi hayal edin. | Open Subtitles | الآن، تخيلوا لو أنه علم أنه بإمكاننا أن نعالج بصره، ونعيد سمعه، ونسبدل أجزاء جسده المعتلة بأخرى من التيتانيوم. |
| Petrol endüstrisi eskiden olduğundan daha temizdi, ama körfezin bazı bölümleri hala kirli geçmişteki efsanevi büyük sızıntılar yüzünden. | Open Subtitles | الصناعة النفطية أكثر ،نظافةً ممّا كانت عليه لكن أجزاء من الخليج بقيَت ملوثة بسبب بقايا التسربات الكبيرة في الماضي |
| Doğayı anlamaya başladığımızda, kendimize dair en derin, en önemli parçaya dokunmuş oluruz. | TED | عندما نأتي إلى فهم الطبيعة، نحن لمس أجزاء عميقة ومهمة في ذواتنا . |
| Yapmamı istediğin iş ne? Şehrin hangi bölümü? Payım ne? | Open Subtitles | ما العمل الذى تريدني أَن أعالجه، ما أجزاء البلدة وما قطعي |
| Onun bir parçasını sevgilinin öldürüldüğü lambada bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا أجزاء منه على ضوء الذي قتل حبيبك. |
| Açık bir şekilde saatin parçalarını alıp hepsini birleştirip bir saat oluşturduğunu anlıyoruz. | TED | ولكن ما نفهمه بوضوح أنك تحصل على أجزاء هذه الساعة وتجمعهما وتكوِّن الساعة. |
| Brennan kafatasını tekrar birleştirdi ve kas doku yerlerini işaretledi. | Open Subtitles | ركبت برينان أجزاء الجمجمة و وضعت علامات للأنسجة |
| Bacak ve kollardan büyük parçalar koparılmış, sırtlarda ve karında derin yaralar. | Open Subtitles | تم انتزاع أجزاء من الأذرع والسيقان وتوجد جروح عميقة في الظهر والبطن |
| Bu hayali haritaya göre dünyadaki bazı ülkeler çalkantılı ülkelerdi. | TED | فطبقًا لتلك الخريطة التخيلية، بعض أجزاء العالم هي دول مضطربة. |
| "Sanki hikâyenin bana anlatılmayan başka kısımları var ve iş işten geçmeden benim bu kısımları öğrenmem gerekiyormuş gibi." | Open Subtitles | كما لو أنك هناك أجزاء بالقصة لا أسمعها و أريد أن أعرف ما هي تلك الأجزاء قبل فوات الأوان |
| Korpus kallozum sadece beynin en büyük beyaz yapısı değil, aynı zamanda beynin tüm bölümlerini birbirine bağlayan köprüdür. | Open Subtitles | الجسم الثفني ليس فقط أكبر بنية للمادة البيضاء في الدماغ لكنه أيضًا الجسر الذي يربط بين جميع أجزاء المخ. |
| Çalışanların girebildiği her yere giriş iznimiz oluyor tabii hassas bölümler haricinde. | Open Subtitles | يتيح لنا الوصول إلى جميع أجزاء الموظف فقط، عدا الأجزاء الحسّاسة |