| Böyle belirsiz bir dava için gecemi gündüzümü harcamak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد العمل في نوبات ليل نهار من أجل قضية غير مؤكدة |
| Evet, bizim profesörün üzerinde çalıştırdığı bir dava için gidiyoruz. | Open Subtitles | أجل ، هذا من أجل قضية الحقوق التي طلب منا أستاذ الجامعة العمل عليها |
| Üzerinde çalıştığımız çevre kirliliği davası için birkaç örnek toplamak için çıkmıştım. | Open Subtitles | عل كل، انا هنا فقط لأجمع بعض العينآت من أجل قضية تلويث نحن نعمل عليها |
| Geri çekilemem. Bu benden daha büyük bir amaç için. | Open Subtitles | لا يمكنني التراجع سأقوم بهذا من أجل قضية أكبر مني |
| Bunun güzel yanı, herkesin aynı amaç uğruna çalışıyor olması. | Open Subtitles | لكن الأمر الجيد هو أننا نعمل من أجل قضية واحدة |
| Bir olay için geldim. Dün gece Amerikalı bir ajan öldürüldü. | Open Subtitles | حضرت من أجل قضية قتل عميل أمريكي ليلة أمس |
| Davan için savaşmayı hiç bırakmadın. | Open Subtitles | لا تتوقفي عن القتال من أجل قضية |
| - Davamız için canın pahasına yemin ettin. | Open Subtitles | -لقد وضعت حياتك من أجل قضية |
| ICPO toplam 1.500 dedektifi Kira davasını çözmeleri için Japonya'nın çeşitli bölgelerine yolladı! | Open Subtitles | عن إرسال 1500 محقق من دول العالم القيادية إلى اليابان من أجل قضية كيرا ICOP تعلن |
| Buraya bir dava için geldik senin karanlık apış aranın gizemini çözmeye değil. | Open Subtitles | نحن هنا من أجل قضية وهو لا يحلّ لغز أفعالك المشينة |
| Jessica tek bir dava için bütün isteklerimizi kabul etti. | Open Subtitles | جاسيكا وافقت على أي شيء نريده من أجل قضية واحدة فقط |
| Geleceğini ve kariyerini bir dava için bir kenara atamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك تحمل تضييع مهنتك أو مستقبلنا من أجل قضية ما. |
| Siz asil adamlar sizden yüce bir dava için öleceksiniz sağlığınızı yitireceksiniz, köle düşeceksiniz ama onurlu olacaksınız. | Open Subtitles | أيها الرجال النُبلاء المستعدون للموت من أجل قضية أكبر حتى من أنفسكم ..ليس العودة مع ثروة |
| Tam işleri yoluna koyuyorduk ki soktuğumun davası için hepsini çöpe atıp eski sevgiline mi bulaştın? | Open Subtitles | كما تعلم ، ونحن فقط بدأنا في المُضي قُدماً ومن ثم قُمت أنت بالتخلي عن كل ذلك لتتورط مع خليلة سابقة ـ من أجل قضية لعينة ؟ |
| Scantlin, bir E. Coli davası için Awakama'ya 7 milyon kazandırmış. | Open Subtitles | ({\pos(192,220)}.سكانتليـن ) كلفت (أواكـاما) 7 ملايين من أجل قضية وحيدة للإيريـشيا كولي |
| Seri katil Waits davası için. | Open Subtitles | هذا من أجل قضية ويتس |
| Geçen on yılı kendimi acıya ve aşağılanmaya maruz bırakarak geçirdim, umut ediyorum ki, iyi bir amaç için: kendimi geliştirme. | TED | لقد قضيت العقد الماضي معرضاً نفسي للألم و الإذلال من أجل قضية سامية كما اّمل والتي هي تحسين الذات |
| İnanmadığım bir amaç uğruna bir daha vurulmayacağım. Hadi bana yardım et. | Open Subtitles | لن أعرض نفسي للموت مرة أخرى من أجل قضية لا أؤمن بها |
| Bir olay için buradayım, hoşuna gitmediyse sen dışarıda bekleyebilirsin. | Open Subtitles | أنا هنا أجل قضية يمكنك أن تنتظرني خارجاً إلّم يعجبك المكان |
| Davan için savaşmayı hiç bırakmadın. | Open Subtitles | لم يكف عن القتال من أجل قضية. |
| - Davamız için canın pahasına yemin ettin. | Open Subtitles | -لقد وضعت حياتك من أجل قضية |
| "ICPO toplam 1.500 dedektifi ...Kira davasını çözmeleri için Japonya'nın çeşitli bölgelerine yolladı!" diyor? | Open Subtitles | عن إرسال 1500 محقق ICPO تعلن من دول العالم القيادية إلى اليابان من أجل قضية كيرا |
| Ümitsiz bir vaka için şehit olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون شهيدا من أجل قضية ميؤوس منها |
| Bir dava uğruna bedenini feda etmişsin, birçok insan yanına bile yaklaşamaz. | Open Subtitles | لقد ضحيتِ بجدسك من أجل قضية وهذا أكثر مما يفعله معظم الناس |