| Bay "Son Dakika". Bana bilmediğim bir şey söyle. | Open Subtitles | وما الجديد في ذلك أيها المذيع ظننت أنك ستخبرني بشيء أجهله |
| Ama bilmediğim bir şey var onu öldürmek için ne kullandınız? | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي لا زلت أجهله -ماذا استخدمت لقتلها؟ |
| Hakkında bilmediğim çok şey olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | فقط أدركت أن هناك الكثير مما أجهله عنك |
| Tatlım, bilmediğim şeyi sana söyleyemem. | Open Subtitles | -عزيزتي، لا يمكنني إخبارك بما أجهله . -انتهى الوقت" " |
| Bana bilmediğim bir şey söyle. | Open Subtitles | أخبريني بشيء أجهله. |
| bilmediğim başka ne var? | Open Subtitles | ما الذي أجهله عنك أيضاً |
| O yüzden eğer bilmediğim bir şey biliyorsan... | Open Subtitles | لو لم تكوني على علم بشيء أجهله... |
| - bilmediğim başka neler var? | Open Subtitles | ما الذي أجهله أيضاً ؟ |
| Ve bence benim bilmediğim şeyleri biliyor olabilirsin. | Open Subtitles | وأظن بأنكِ تعلمين شيئا أجهله |
| bilmediğim kısım, onu kimin tuttuğu. | Open Subtitles | ما أجهله هو من أخره |
| Ama bilmediğim şey şu Carl bu çok özel bilgiyi neden senatörle paylaşma gereği duydun? | Open Subtitles | ولكن ما أجهله (كارل) هو لماذا شعرت بأنّك مضطرٌّ لأن تنقل هذه القصة |
| bilmediğim şey senin kim olduğun. | Open Subtitles | ما أجهله هو من تكونين. |
| Bu konuda benim bilmediğim bir şey biliyorsan... | Open Subtitles | إذا كنتِ تعرفين شيئاً أجهله... |
| bilmediğim o kadar şey var ki. | Open Subtitles | ثمة الكثير مما أجهله |
| bilmediğim bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما أجهله. |
| - bilmediğim bir şey söylesene. | Open Subtitles | أجل، أخبرني بشيء أجهله. |
| Tatlım, bilmediğim şeyi sana söyleyemem. | Open Subtitles | -عزيزتي، لا يمكنني إخبارك بما أجهله . |
| - Bana bilmediğim bir şey söyle. | Open Subtitles | -أخبريني شيئاً أجهله |
| bilmediğim bir şey mi biliyorsun? | Open Subtitles | أتعرف ما أجهله |
| Evet, bilmediğim bir şey söyle bana. | Open Subtitles | -أجل، أنبئني بشيء أجهله . |