| Dün kira kontratı imzalanmış. Size söylemiştim. Eğer çok beklerseniz... | Open Subtitles | لقد عقدوا صفقة ليلة أمس أخبرتك بأنك لو تأخرت كثيرا |
| Böyle olacağını söylemiştim. Hastalanacağını söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك بأن ذلك سيحدث أخبرتك بأنك ستمرضين جراء ما تفعلينه |
| Bana güvenmen gerektiğini söylemiştim, yapabilirim dedin. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك يَجِبُ أَنْ تَثقي بى وأنت قُلتَ بأنّك تستطيعين |
| Ahbap, sana solunu yukarda tut, demiştim. | Open Subtitles | يا رجل أنا أخبرتك بأنك تضرب رسغها الأيسر |
| Bazen seni abim gibi hissettiğimi söyledim, ama resmiyeti kim elden bırak dedi ki? | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأنك كأخ كبير لي ولكن مَن أخبرك بإلغاء اللهجة الرسمية ؟ |
| Dennis, sana bu konuda yetersiz olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأنك لست جيّد بما فيه الكفاية |
| Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmediğini söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأنك لا تعرف ما تواجهه |
| Merhaba, Harry. Pişman olacağını söylemiştim. | Open Subtitles | مرحبا، هاري لقد أخبرتك بأنك ستندم |
| Hiç böyle bir şey görmediğini söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك لم ترى مثل ذلك من قبل |
| sana masada sandalye kapacağını söylemiştim, kardeşim. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك ستحصل على ذاك المقعد. |
| Hayal kurduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك تحلمين |
| Bir şey bulamayacağınızı söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك لن تجد شيئا |
| Harika bulacağını söylemiştim ben sana. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأنك تراني عظيماً. |
| Fazla göz önünde olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك تفرظ في الظهور |
| - Gördün mü? İlgini çekeceğini söylemiştim. | Open Subtitles | أرأيت، أخبرتك بأنك ستهتم |
| Seni yakarak geberteceğimi söylemiştim! | Open Subtitles | ! لقد أخبرتك بأنك ولدت كي تموت |
| Elmasları al! Ahbap, sana kahrolası kirişten düşme demiştim. | Open Subtitles | يا رجل لقد أخبرتك بأنك لا تسقط من ذلك اللوح الخشبي اللعين |
| sana onun hakkında konuşmaya iznin yok dedim. Hatta onu düşünmene bile izin yok, tamam mı? | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأنك غير مسموح لك أن تتحدث عنها وغير مسموح لك حتى أن تفكر بها ، أليس كذلك ؟ |
| Bana davada yardım edersen, sana pasaportları vereceğimi söyledim. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك إن ساعدتني بهذه القضية سأعطيك جوازات السفر |
| sana yardıma ihtiyacın olduğunu söyledim. Bir rehbere ihtiyacın olduğunu. | Open Subtitles | أخبرتك بأنك بحاجة للمساعدة، وأن على أحد أن يرشدك. |
| sana söyledim... kırmızı sosu çok baharatlı yapıyorsun. | Open Subtitles | -نعم, فقط حرقة قلب لقد أخبرتك, بأنك ستفعل صلصة حمراء من النوع الحار |