| Az önce babanla konuşuyordum. Bunun ironik olduğunu söyledim. | Open Subtitles | كنت أتحدث مع أبيكِ قبل ذلك أخبرته أنه ساخر |
| Fakat ona olduğunu söyledim. Tam bir eziğim. | Open Subtitles | وليس لدى رفيق , ولكنى أخبرته أنه لدى أنا فاشلة تماماً |
| Ve piyanoya dokunmasının yasak olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنه ليس مسموحاً له بأن يلمس البيانو |
| Karısına Alzheimer olmadığını söyledim. Belirteç tahlilleri negatifti. | Open Subtitles | أخبرته أنه غير مصاب به اختبار العلامات كان نفى وجوده |
| Buradan uzakta olduğunu söyleyince, sizinle görüşmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | ولكن عندما أخبرته أنه بالخارج طلب منى التحدث إليكِ |
| Uğrayabileceğini söylemiştim; ama geleceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | يريد أن يتحدّث حول المشروع و أخبرته أنه يمكنه أن يقدُم لكن لم أعتقد أنه سيفعل |
| Ona İngiliz hakimiyetinde olsak da aramızda hâlâ gerçek bir Amerikalı olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنه بالرغم من العيش تحت الحكم البريطاني نحن ما زال لدينا اليانكي الحقيقي |
| İçinin yeniden yapılması gerekiyor. Ona yanların çok yüksek olduğunu söyledim ama beni dinlemedi bile. Evet... | Open Subtitles | تحتاج لعناية فائقة لقد أخبرته أنه الآلم عالى للغاية على جانب واحد , لكنه لم يصغى |
| Ona seni bekleyen çok önemli bir müşterin olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنه لديكِ عميل هام جداً في انتظارك |
| Basit ve göz önünde bir yöntem olduğunu söyledim, oldukça kızdı. Birkhoff için kötü olanı bilemiyorum-- | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه سيكون كبير و ملحوظ فغضب لذلك |
| Kötü bir gün olduğunu söyledim, çünkü öyleydi. | Open Subtitles | كلا أخبرته أنه كان يوماً سيئاً لأنه كان كذلك |
| Bir de sana direktörü yeniden bağladım. Bir yanlış anlaşılma olduğunu, benim hatam olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وإني تستَّرت عليك بشأن المدير، أخبرته أنه سوء تفاهم، أيْ خطئي |
| Tamamen karla kaplanmış yerler olduğunu söyledim. | Open Subtitles | ولهذا أخبرته أنه حيث يغطي المكان كله بالجليد |
| Ona deli olduğunu söyledim. Çünkü o bir deli, değil mi? | Open Subtitles | أخبرته أنه مجنون، لأنه مجنون، صحيح؟ |
| Ona şanslı olduğunu söyledim , şanslı çocuk.. | Open Subtitles | أخبرته أنه كان فتىً محظوظًا للغاية. |
| - Ben de seninle yaşamakta özgür olduğunu söyledim. | Open Subtitles | -لذا ، أخبرته أنه لدية الحرية للابقاء معك |
| Ona, egzama hastaları için bağış toplantısı olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنه حفل خيري لمرض الأكزيما. |
| Evet, Derrick'in gözlerine baktım ve ona doğru kişi olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لقدنظرتفى عيون"ديريك" أخبرته أنه ليس من أحبه. |
| İzni olmadığını söyledim. Israr etti. | Open Subtitles | أخبرته أنه لم يحجز موعدًا لكنّه أصر |
| Justin'e artık senin kanepende yatamayacağını söyleyince ne dedi? | Open Subtitles | إذن ماذا قال جاستين عندما أخبرته أنه ليس بإمكانه النوم على أريكتك؟ |
| Maya'nın Rosewood'da en sevdiği yer olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه مكان مايا المفضل في روزوود |