"أخبرتَني" - Translation from Arabic to Turkish

• söylemiştin
• söylemedin
• demiştin
• söylediğin
• söylemiştiniz
• sen söyledin

Quint'le Miles'ın sürekli beraber olduklarını söylemiştin.
انتي أخبرتَني كوينت ومايلز كَانا دائماً سوية.

Niles, şu şeyi görmek istediğini söylemiştin.
النيل، أخبرتَني أردتَ أَنْ تَرى ذلك الشيءِ.

Bana tutkunun çizim olduğunu söylemiştin.
إعتقدتُ بأنّك أخبرتَني كَ العاطفة كَانتْ تَسْحبُ.

Gob, niye Kolombiyalılarla ilgili şeyin babamın fikri olduğunu söylemedin?
يا، فَمّ، لماذا أخبرتَني بأنّ الشيءِ الكولمبيِ كَانَ فكرةَ الأَبِّ؟

Yeni koşullara uyum sağlamam gerektiğini sen söylemedin mi?
ما كَانتْ أنت الواحد الذي أخبرتَني أنا هَلْ يَجِبُ أَنْ يُعدّلَ إلى ظروفِي؟

- On demiştin, benim de beş vardı.
ذلك يَعْني بأنَّ لديك أربع دقائقِ لتَشْغيل سحرِكَ. الآن، أخبرتَني عشَرة،

Bana iç çamaşırı giydiğini söylemiştin.
أخبرتَني هو كَانَ يَلْبسُ الملابس الداخلية.

Daha demin aldığın en güzel görev olduğunu söylemiştin.
أنت فقط أخبرتَني هذا كُنْتُ الأعظمَ المهمة التي أنت تَصِلُ أبداً.

İlk karşılaştığımızda, yukarıda neler olup bittiğini anladığımda gezegenimizdeki anlaşmazlıkların çok manasız geleceğini söylemiştin.
عندما ألتقينا أولاً مره أخبرتَني ان القضايا بين أممِ كوكبِي ستبْدو تافه عندما أكتشف ما يحدث بالأعلى

Bana insanları ikna etmek konusunda iyi olduğumu söylemiştin.
يُرخّصُنا. أخبرتَني بأنّني كُنْتُ جيّد في الناسِ المقنعِ لأعْمَلُ أشياءُ.

Ellerinde kanıt olmadığını, her şeyin kavrulduğunu söylemiştin.
أخبرتَني ليس لديهُمْ شيء، اوكي؟ كُلّ شيءِ كَانَ نخباً.

Bana değerli olup olmadığını bilmediğini söylemiştin.
أخبرتَني أنت لَمْ تَعْرفْ إذا أنت كُنْتَ جدير

Bana bir keresinde küçük bir çocukken ailene dikkat etme konusunda nöbet tuttuğunu söylemiştin.
أخبرتَني ذات مرة أنكَ عندما كنتَ صغيراً كنتَ تعمل على مراقبة أبويك

Bunlar Ron Ron'un şeyleri işte. Az önce bana, bowling malzemeleri satan bir yerde çalıştığını söylemiştin.
أنت فقط أخبرتَني تَعْملُ في شركة تجهيزِ البولنجَ.

iyide bir zamanlar ev işleri için birinde kaldığını söylemiştin.
حَسناً، أخبرتَني ذلك أنت كُنْتَ عندما مُربيةَ.

Mesela, bana hiç kaç tane İngiliz Meclis Binası olduğunu söylemedin.
على سبيل المثال، أنت أبداً مَا أخبرتَني كيف الكثيرَ يُسكنونَ هناك في البرلمانِ البريطانيِ.

Charlie, bu zırva bana nasıl faydalı olacak hâlâ söylemedin.
تشارلي، أنت ما زِلتَ مَا أخبرتَني كيف هذا التغوّطِ سَيصْبَحُ جيدَ لي.

Neden bana biseksüel olduğunu söylemedin?
لماذا أخبرتَني بأنّك كُنْتَ ثنائي؟

Ücretsiz bakım kartı vermiştim Bana gittik demiştin
لَك وشيري أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ a يوم مِنْ الإنغماسِ. أخبرتَني إستعملتَه.

Bir defasında bana söylediğin gibi yetkiyi bana vermesinin bir sebebi vardı.
و كأنّكَ أنتَ من أخبرتَني ذاتَ مرّة أنّها حمّلتني المسئوليّة لسببٍ ما

Yakın zaman önce, bana iyice araştırmamı söylemiştiniz.
فقط ساعات مضت، أخبرتَني لإيجاد السببِ التحتيِ منه.

Harry, vurmamı sen söyledin.
هاري، أخبرتَني إلى.