| Sen benimle kal..benle kalacağını söyle | Open Subtitles | رجاءً , ابقى معي , أخبرني أنكَ ستبقى معي |
| Gözüme bak ve aynı fikirde olmadığını söyle. | Open Subtitles | الآن, أنظر في عينيّ و أخبرني أنكَ لا توافقني بخصوص ذلك. |
| - Lütfen bana oraya girmeyeceğini söyle. | Open Subtitles | أرجوكَ أخبرني أنكَ لن تذهب للداخل |
| Bunu yazdığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنكَ أنهيتَ هذه القضية |
| Kandırmaca falan değil. Trent partide o yaşlı kadını ellediğini söyledi. | Open Subtitles | بلا خدع، فـ ترنت أخبرني أنكَ قمتَ بتحسس تلكَ السيدة المسنة في تلكَ الحفلة |
| Sana sigara getirdim. Marius ihtiyacın olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد جلبتُ لكَ بعض السجائر، (ماريوس) أخبرني أنكَ بحاجة للبعض منها |
| Lütfen ellerini yıkadığını söyle. | Open Subtitles | أرجوك أخبرني أنكَ غسلتَ يديك |
| Bana unutmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنكَ لم تنسَ ذلك؟ |
| Beni sevdiğini söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنكَ تحبني |
| Beni ondan daha çok sevdiğini söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنكَ تحبني أكثر منها |
| Onu öldürmeye çalışmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنكَ لم تحاول قتلهُ |
| Lütfen şaka yaptığını söyle. | Open Subtitles | رجاءاً أخبرني أنكَ لم تفعل ذلك - |
| Coulson, lütfen bana asanın nerede olduğunu bildiğini söyle. | Open Subtitles | (كولسون) أرجوك ، أخبرني أنكَ تعلم أين هو |
| Beni sevdiğini söyle! | Open Subtitles | ! أخبرني أنكَ تحبني |
| John Ross, senin de oyuna dahil olduğunu söyledi. | Open Subtitles | (جون روس) أخبرني أنكَ تمارس الألاعيب معنا الأن |
| Gob bana bu evleri sadece kiralamak istemediğini, onları satmak istediğini söyledi ve bunun senin için önemli olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | جسناً، كما تعرف، (جوب) أخبرني أنكَ تريد البدء في بيع هذه البيوت، وليس إيجارهم وحسب وكنت أعرف أن هذا مهم لك |