| Karşında geceleri dışarıda kalma kraliçesi duruyor! O kavramı ben icat ettim! | Open Subtitles | أنتي تتكلمين مع ملكة البقاء في الخارج أنا أخترعت هذا المفهوم |
| İkisini de. İşte bu yüzden çift odaklı gözlüğü icat ettim. | Open Subtitles | الأثنين معاً , لذلك السبب أخترعت النظارة ثنائية البؤرة |
| Seni terkettikten sonra, kafanda bu kişiyi uydurdun. | Open Subtitles | بعد ان تركته انت أخترعت هذا الشخص فى عقلك |
| Sekiz yıl önce yemek yerken uydurdum. | Open Subtitles | أخترعت هذا الأسم ا منذ ثمانى سنوات وانا أتناول عشائى |
| Kullanmış olabileceğim herhangi bir şeyi şey icat ettin mi? | Open Subtitles | هل سبق أن أخترعت شيء ربما أكون أستخدمته؟ |
| Dikiz aynası 1911 de tam da bu nedenle icat edildi. | Open Subtitles | هذه المرآة الخلفية أخترعت سنة 1911، لأجل هذا السبب فقط. |
| Peki ya bunu kafasından uydurduysa? | Open Subtitles | حسنا ، ماذا لو كانت أخترعت هذا |
| Dünya'nın var olmadığı ve sizin bunu uydurduğunuz dedikodusunda gerçeklik payı var mı? | Open Subtitles | هل توجد أي حقيقة عن الإشاعة أنه لا يوجد كوكب أرض أنها ليست موجودة وأنك قد أخترعت الأمر كله ؟ |
| İkisini de. İşte bu yüzden çift odaklı gözlüğü icat ettim. | Open Subtitles | الأثنين معاً, لذلك السبب أخترعت النظارة ثنائية البؤرة |
| Ben jiletli tarak icat ettim, çocuklar boş boş yatıyor. | Open Subtitles | أعني، أنا أخترعت مُوس المشط وأطفالي لا يفعلون شيئًا. |
| Zaman makinesini kumarda kazanmak için değil, zamanda seyahat etmek için icat ettim! | Open Subtitles | أنا لم أخترع آلة الزمن من أجل الفوز بالرهانات... لقد أخترعت آلة الزمن من أجل السفر عبر الزمن |
| Alüminyum kaplamayı icat ettim. | Open Subtitles | أنا الذي أخترعت حائط الألمونيوم |
| Elektriği ben icat ettim biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلمين , بأني أخترعت الكهرباء |
| Ben icat ettim. | Open Subtitles | أننى ممن أخترعت هذا |
| Tüm aile geçmişini sen uydurdun. | Open Subtitles | لقد أخترعت تاريخ أُسرةٍ بأكملها. |
| Bütün aile geçmişini uydurdun. | Open Subtitles | لقد أخترعت تاريخ أُسرةٍ بأكملها. |
| Az biliniyor çünkü şu an uydurdum. Adı da: Yeni İlişki Küstahlığı. | Open Subtitles | وللتو أخترعت هذه الكلمة "حالة صغيرة" وهي تسمى مشاكل في العلاقة الجديدة |
| uydurdum. Paketli olduğu için ne olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد أخترعت ذلك , إنها مغلفة ولا أعرف ما هي |
| Onların düşündüğü kadar güçlüsün. Zorluk derecelerini sen icat ettin. | Open Subtitles | أنت قويا بقدرهم , أنت أخترعت النواة الأساسية |
| Bence adayı, bunun için icat ettin. | Open Subtitles | أعتقد انك أخترعت الجزيره لهذا السبب |
| Napalm 1942'de icat edildi. | Open Subtitles | أخترعت "نيبالم" في 1942. |
| Eğer Charlotte doğruyu söylüyorsa ya da kendini Fransanın dışına attırmak için bir hikaye uydurduysa ortaya çıkarmalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا معرفة ما إذا كانت "شارلوت" تقول الحقيقة. أو أنها أخترعت قصة لتهرب خارج فرنسا. |
| Dünya'nın var olmadığı ve bunu sizin uydurduğunuz dedikodusunda gerçek payı var mı? | Open Subtitles | هل توجد أي حقيقة عن الإشاعة أنه لا يوجد كوكب أرض أنها ليست موجودة وأنك قد أخترعت الأمر كله ؟ |