| Kimse Obama'yla yatmak istemez. Fil gibi kulakları var. Bir filin istediğin organı orası olmaz. | Open Subtitles | لا أحد يريد مضاجعة أوباما, لديه أذنين مثل أذن الفيل , وهذا ليس العضو الذي تريده في الفيل |
| Beton gibi dümdüz bir arka kafaları, dışarıya fırlamış kepçe kulakları, | Open Subtitles | مؤخرة رأس مستوية أذنين بارزتين |
| İnsana 4 kulak değil de 2 kulak verilmiştir. | Open Subtitles | الله أعطانا أذنين اثنتين, ولم يعطنا أربع |
| İki kulak eksik yada fazla çıksa şanslı sayılırsın. | Open Subtitles | سيكون حسناً مع أو بدون أذن أو أذنين |
| Biz de tam kocaman, yumuşak kulaklı şüpheli bir tavşanı arıyorduk. | Open Subtitles | كنا نبحث عن أرنب ذو أذنين رخوتين كبيرتين قد اُشتبه بأمره |
| İki tavşancık kulağı yaparsın, tavşancık ağacın etrafında gezinir, yuvanın içinde, | Open Subtitles | تصنعين أذنين أرنب الأرنب يدور حول الشجرة و يدخل الجحر |
| Yani, gecenin yarısında burdayım, Cadılar Bayramı'nda, kulaksız bir çocuğa yardım için. | Open Subtitles | , أقصد , أنا هنا متأخرة في ليلة عيد القديسين أساعد طفل بلا أذنين |
| Uzun kulaklarım var. Yumuşak kulaklarım var. | Open Subtitles | لديّ أذنين مرنتين لديّ أذنين مرنتين، لديّ أذنين مرنتين |
| evet, Onun gibi, ama kulakları katmayın. Bilirsiniz-- | Open Subtitles | نوعاً ما , لكن من دون أذنين , اتعلم |
| - Pembe, kabarık kulakları olan? | Open Subtitles | وردي، وصاحب أذنين كبيرتين وناعمتين. |
| Ellerinde gözü, gözlerinde kulakları, kulaklarında burnu olur. | Open Subtitles | لديه عيونٌ على اليدين, و أذنين على العيون, وأنفٌ على الأذنين! |
| Yunusu düşünüyordum, ama kulakları olmadığını biliyordum çünkü dişçim tavanına bir posterini koymuş ve daha yakınlarda kanal tedavisi oldum. | Open Subtitles | كنت أفكر بأنني قد أكون دلفيناً و لكنني أعلم بانها لا تمتلك أذنين لأني طبيبي أسناني يملك ملصقاً يحتوي على دلافين و قمت بزيارته مؤخراً |
| ("Mimarların kulakları var mı?") (Gülüşmeler) Şimdi, bu biraz haksızlık olur. Bazı yakın arkadaşlarım mimar (Gülüşmeler) ve kesinlikle kulakları var. | TED | ("هل لدى المعماريين آذان؟") (ضحك) الآن، ذلك غير عادل نوعا ما. بعض أعز أصدقائي هم من المعماريين. (ضحك) وبالتأكيد لديهم أذنين. |
| Bunlardan daha güzel iki kulak bulabilrseniz burdan giderim! | Open Subtitles | لو جدت أذنين أجمل من هذه فسأدعك الان |
| Bunlardan daha güzel bir çift kulak bulursanız burayı hemen terk ederim! | Open Subtitles | لو جدت أذنين أجمل من هذه فسأدعك الان |
| İşte bu yüzden Tanrı bize iki kulak verirken, sadece bir tane ağız vermiş. | Open Subtitles | لهذا السبب منحنا الرب أذنين وفم واحد. |
| Çirkin, minnacık, ufak kulaklı, sarkık suratlı bir bulldog işte. | Open Subtitles | إنها كلبة بشعة و صغيرة لديها أذنين صغيرتين و وجه خجول |
| Efsaneymiş. Sivri kulaklı Paul Bunyan gibi olacağım. | Open Subtitles | يا بارد، وسوف يكون مثل ومدبب أذنين بول بنيان. |
| Kahpe döIü, kalın katalı, kepçe kulaklı dangalak! | Open Subtitles | خنفساء التي يرأسها ابن زنا ، رفرف ذو أذنين الوغد! |
| ama efendim eli, gözü ve kulağı olmayan, biri nasıl disco yapabilir. | Open Subtitles | ولكن سيّدي، البطل ليس لديه يدين ولا عينين، ولا أذنين "كيف يقوم بآداء أغنية "ديسكو |
| Komşunun labradoru onu yemişti, geriye sadece 2 kulağı kalmıştı. Ama yerim. | Open Subtitles | -وقد ترك منه أذنين فقط ، لكنِ سأكله |
| Beni bekleyen kulaksız bir çocuk var. | Open Subtitles | هناك صبي بدون أذنين ينتظرني |
| - Büyük kulaklarım yok, değil mi? | Open Subtitles | ليست لديَّ أذنين كبيرتين |