| Kadının tüm istediği o sersemin kendine biraz saygı göstermesiydi. | Open Subtitles | وكل ما أرادته من ذلك الحقير أن يريها بعض الإحترام |
| Kardeşimin tek istediği şarkı sözü yazmak ve şarkıcı olmaktı. | Open Subtitles | كل ما أرادته أختي هو أن تكتب الأغاني وتصير مغنية |
| Ama gerçekten istediği şey geçmişi düzeltmekti kayıp olan şeyin yerini doldurmaktı. | Open Subtitles | لكن الشيئ اللذي أرادته بجد هو أن تصلح الماضي لتعوض عن المفقود |
| Annem, onun da gitmesini istedi ama o annemi ve kız kardeşimi bırakmadı. | Open Subtitles | أرادته أمّي أن يذهب أيضاً ولكنه أبى تركها وأختي |
| Evet, çünkü Susan bunu istiyordu ve ben de onu ve... | Open Subtitles | نعم، نعم، لقد فعلت ذلك لأنها أرادته و أنا كنت أريدها. |
| Bana her zaman uygun olduğunu ve düğünümün dünyadaki en güzel düğün olmasını istediğini söylemişti. | Open Subtitles | قالت بأنها موجودة في أي وقت و أن كل ما أرادته لي هو أن أحظى بأروع حفل زفاف في العالم |
| Gazetede editörlük yapıyormuş, Ama, köşe yazarı olmak istiyormuş. | Open Subtitles | إنها محررة صحفية الآن، لكن ما أرادته هي أن تصبح محررة عمود صحيفة |
| Küçük kızım böyle olmasını isterdi. | Open Subtitles | هذا بالطبع ما أرادته طفلتي الصغيرة |
| Woddy'nin, ineklerin sütünü sağacak biriyle evlenmesini istemişti. | Open Subtitles | أرادته أن يتزوج أحداً يستطيع حلب الأبقار |
| Bana birkaçının olmasını istediği gibi kendi ölçülerine ulaşamadığını belirtti. | TED | أخبرتني أن القليل من هذه الأعمال لم ترقى إلى المستوى الذي أرادته. |
| Ama onun tek istediği biraz özgürlük. | Open Subtitles | لكن ليس هذا هو السبب. كل ما أرادته هو من الحرَية الجنسيَة |
| Bence babamdan istediği ve aldığı şey saygıydı. | Open Subtitles | لذا أعتقد أن ما أرادته و ما حصلت عليه من والدي كان الإحترام |
| Clark, Lana'nın bütün istediği ona karşı dürüst olman. | Open Subtitles | كلارك كل ما أرادته لانا منك هو أن تكون صريحاً معها |
| Bu dünyada yapmak istediği son şey seni tanımaktı. | Open Subtitles | آخر شئ فى هذا العالم أرادته كان التعرف عليك |
| Pekala, karıma, her zaman istediği balayını yaşatmak için, herkese bir ay ortalarda olmayacağımı haber verdim. | Open Subtitles | حسناً،لقدأخبرتالموظّفينللتوّ.. أنني سآخذ الشهر القادم إجازة لأعطي زوجتي شهر العسل الذي أرادته دائماً |
| İstediği her şeye sahip. Bütün mutlu sonların en mutlusu. | Open Subtitles | هي لديها كل ما أرادته دائماً السعادة التي تفوق كل السعادات |
| Charlotte beni istedi, beni seçti. Yapmamın tek nedeni budur. - Pişman olacaklar. | Open Subtitles | إنه أنا من أرادته شارلوت, هي إختارتني, ذلك هو السبب الوحيد الذي جعلني أفعل ذلك |
| Sonra öteki de onu istedi, kavgaya başladılar. | Open Subtitles | ولكن عندها, الثانية أرادته لذا بدأوا في القتال عليه |
| O sadece, yanında olabilecek bir koca istiyordu. | Open Subtitles | كل ما أرادته هو رجل لديه الوقت ليكون معها |
| Bir kadına verilecek en güzel hediye, senin dinlediğini bilmediği sırada istediğini söylediği şeydir. | Open Subtitles | أفضل شيء تقدّمه لمرأة، هو شيء أرادته منكَ، حينما ظنّت أنّكَ لا تستمع إليها |
| Polisler ne istiyormuş? | Open Subtitles | ما الذي أرادته الشرطة على أيّة حال؟ |
| Bence bunlara ihtiyacın yok ama annen böyle olmasını istemiş. | Open Subtitles | للتسجيل, لا أعتقد أنكِ تحتاجين إلى هذه الأشياء و لكن هذا ما أرادته أمكِ |