| Onu bir daha görmek bile istemiyorum. Aşağı in ve derhal ayrılmasını söyle. | Open Subtitles | لا أريد أن أراها بعد الآن قط، إذهب لأسفل و أمرها بالرحيل، فوراً |
| Kafadan kontak diye düşündüm ve sonra onu hiç görmedim. | Open Subtitles | تصورتُ أنها مصابة بالجنون، فلم أعد أراها بعد ذلك الحين |
| Ama ikinci bir şansı gördüğüm zaman anlayacak kadar zekiyim. | Open Subtitles | لكني ذكي بما فيه الكفاية لأعرف الفرصة الثانية عندما أراها |
| gördüm amına koyim gördüm! onunla ne halt edeceğim? | Open Subtitles | أجل اللعنة أراها ماذا تريد أن أفعل بها ؟ |
| İyi göremiyorum. Camın arkasında. Çok karanlık. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أراها بوضوح إنّها وراء الزجاج و المكان معتم |
| Ancak, sadece sayıları renkli görmüyorum. | TED | ولكن ليست الارقام وحدها التي أراها بالالوان |
| Her şeyin tanzim edildiğini, canavarların kovulduğunu görmek en doğal hakkım. | Open Subtitles | وحقي أيضاً وإنني ملزمة، بأن أراها تصلح، وأرى وحوشها تنطرد منها |
| Bir daha ikinizi de görmek istemiyorum. | Open Subtitles | لن أراها ولن أراكِ مجدداً ولا أي شخصاً في هذا العالم |
| Onu tekrar görmek istiyorsan, akıllı olman gerek. | Open Subtitles | أنت يجب أن تكون ذكية جدا إذا كنت أريد أن أراها مرة أخرى. |
| Hayır, hiç bir yerde görmedim zaten böyle bir tipi görmemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | كلا لم أراها في أي مكان ولا أفضل ذلك لو كانت بهذا المظهر |
| Bana saldırdığından beri görmedim ama kara kutuyu almak için bir plan yapmış. | Open Subtitles | لم أراها منذ أن هاجمتني، ولكن أتوقع أنها قامت بلعبتها على الصندوق الأسود |
| En azından ona acıdığımı söyleyebilirim. Onu yıllardır görmedim. | Open Subtitles | على الأقل أنا أقول أنه شئ يدعو للرثاء إننى لم أراها منذ سنين |
| Ama her gün arkadaşımda gördüğüm değişiklikler benim için yeterli bir kanıt. | Open Subtitles | ولكن التغييرات التي أراها كل يوم في صديقي هي دليل كافٍ عليّ. |
| Gerçi etrafımda gördüğüm değişikliklerin hiçbiri benim kitaplardaki dünyamı yansıtmıyordu. | TED | ولكن ولا أي من هذه التغييرات التي أراها أمامي انعكس على عالمي، عالمي من الكتب. |
| Hastanede de gördüm. | Open Subtitles | إني أراها للمرة الثالثة رأيتها عند المشفى |
| Eskisi kadar iyi göremiyorum. Benden özür dileyeceksiniz. | Open Subtitles | لا أرى الأمور كما كنت أراها فى السابق لو تسمح |
| Şurada etrafa baktığımda hiçbir şeyi eskisi gibi görmüyorum. | Open Subtitles | عندما انظر لهذا المكان، لا أري الأشياء كما كنت أراها من قبل |
| Ve hayır, ben tüm bunların nasıl işlediğini bilmiyorum, ama belli ki bunlardan birini gördüğümde bir gizli mesaj olduğunu anlıyorum. | TED | و لا، لا أعرف كيف يعمل هذا في المخطط المحير للأشياء، ولكن من الواضح، وأنا أعرف الرسالة المشفرة عندما أراها. |
| Artı böylesi daha kolay. Muhtemelen bir daha görmem zaten. | Open Subtitles | كما أنّ هذا أسهل، و على الأرجح لن أراها ثانية. |
| O siyah plastik kartı verene kadar onu hiç böyle görmemiştim. | Open Subtitles | أنا حتى لم أراها منذ أن أعطيتها تلك البطاقة البلاستيكية السوداء. |
| Ama gözlerinde hala o kaybolmuş terk edilmiş kızı görebiliyorum. | Open Subtitles | لكني أراها لا تزال ضائعة فتاة منبوذة مما تقول عينيها |
| Ya bursum ne olacak? Ömrümde görmediğim Paris ne olacak? | Open Subtitles | ماذا عن ثقافتي وباريس،التي لم أراها من قبل في حياتي؟ |
| - Kendi gözlerimle görmeliyim. - Sözüm yeterince iyi değil mi? | Open Subtitles | ـ أريد أن أراها بعيناى ـ أليست كلمتى تكفي لك ؟ |
| Sen ve ailen, görebileceğim şekilde ellerinizi kaldırın. | Open Subtitles | أنتَ و كامل عائلتك ارفعوا أياديكم حيث أراها. |
| Her patates bulduğunda ben göreyim diye kaldırıp gösterdi. | Open Subtitles | وفي كلِ مرةٍ يجدُ فيه بطاطا يرفعها لكي أراها. |
| Eğer işbirliği yapmamı istiyorsan, onu görmeme izin verirsin. | Open Subtitles | إذا أردتني بأن أتعاون فإسمح لي بأن أراها إذن |