| dört Taliban... altı askerimizi öldürdü. | Open Subtitles | قام أربعةٌ من حركة طالبان بقتل ستّةٍ من جنودنا |
| Sadece dört kişi mi öldü? | Open Subtitles | و متهمة أيضًا بقتل أربع مواطنين بدم بارد هل الذين ماتوا أربعةٌ فقط ؟ |
| dört buçuk milyar yıl onu olağanüstü manzaralarla süsleyip yaşamın yuvası hâline getirdi. | Open Subtitles | أربعةٌ ونصف مليار سنة جعلت منه عالم المناظر الطبيعية الخلاّبة وموطناً للحياة. |
| dört Taliban... altı askerimizi öldürdü. | Open Subtitles | قام أربعةٌ من حركة طالبان بقتل ستّةٍ من جنودنا |
| Belki dört tanesi kamyondan atladı, hepsi maskeliydi. | Open Subtitles | ، لربما أربعةٌ منهم . جميعهم قفزوا وهم يرتدون أقنعة |
| Orada oturan kızlarla netbol oynamalısın bu yüzden sadece tek adım atabilirsin ve izleyen dört tane ebeveyn var ve oradaki de ne? | Open Subtitles | ثم لدينا كرة السلة المرتبطة هنا ببنات المدارس، حيث يمكنك تحريك قدمٍ واحدة وهناك أربعةٌ من ذوي اللاعبات يُشاهدون، أمّا هناك، إلى ماذا ترمز؟ |
| - dört kişiyiz, sıra bende. | Open Subtitles | نحن أربعةٌ أطبّاء، والآن دوري |
| dört Indigoluyu tek başına yerle bir etti. | Open Subtitles | . لقد ضرب أربعةٌ منا لوحده |
| Biz dört kişiyiz, o ise tek başına. | Open Subtitles | هناكَ أربعةٌ منا وهوَ واحدٌ |
| dört tanede bunlardan var. | Open Subtitles | أربعةٌ من هؤلاء |
| Orada dört gözcümüz öldü. | Open Subtitles | أربعةٌ من جواسيسنا ماتوا هناك |
| Sadece dört kişi kaldı. | Open Subtitles | بقي أربعةٌ فقط! |
| - Fırlatmaya beş, dört, üç, iki, bir. | Open Subtitles | أربعةٌ - ثلاثة |
| Ve bu olaylar gelişirken, birkaç tanesi yanına yaklaşır ve sen de... | Open Subtitles | عندما تكونين بالعمل. وفي وقتٌ ما بالمستقبل، أربعةٌ يتسلّلون، وتظنّين، |