| en kötü ihtimalle, bir yerlere saklanırım, şafaktan önce buluşuruz. | Open Subtitles | لا ، ذلك خطير أسؤ حالة ، سأتخبأ في مكان ما سألتقيكم قبل الفجر |
| Sanırım olunabilecek en kötü yerlerden birindeyiz. | Open Subtitles | انا اعتقد ان هناك اماكن أسؤ ممكن ان نكون فيها |
| Dünyada ki en kötü "Ultimate Dövüşçüsüsün". | Open Subtitles | انت أسؤ مقاتل متناهى على الاطلاق |
| - Victor? Ben, bu şeyin bizi eski halimize getirip getirmeyeceğini ya da daha kötü yapıp yapmayacağını bilmiyorum. | Open Subtitles | بن، لا أعرف إذا كنت سأعيدك للسابق أو أجعلك أسؤ |
| Dünyada bir şansın yokken... olduğunu düşünmekten daha kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | ولبس هناك شيء أسؤ في العالم من الأعتقاد بأن لك فرصه بينما ليس هناك شيء |
| Bir yerde, birisi bizimkinden çok çok daha kötü bir Sevgililer Günü geçiriyordur herhalde. | Open Subtitles | هناك شخص ما فى مكان ما يحظون بعيد حب أسؤ من هذا |
| Bu annelerin en kötü kabusu olur. | Open Subtitles | لابد ان ذلك أسؤ كابوس على قلب الام |
| Bu şimdiye kadar duyduğum en kötü isim! | Open Subtitles | هذه أسؤ تورية سمعت بها |
| Dillon, Teksas'taki en kötü Cuma gecelerinden birindeyiz. | Open Subtitles | أسؤ يوم جمعة بديلون تكساس |
| Kendime, ne kadar kötü durumda olursam olayım gentoo pengueninin daha kötü durumda olduğunu hatırlatmalıydım. | Open Subtitles | علي تذكير نفسي مهما كان تأقلمي مع الوضع سيئاً فالبطريق تأقلمه أسؤ |
| Ama şunu bil, bana söyleyeceğin hiçbir şey kendime söylediklerimden daha kötü olamaz. | Open Subtitles | ولكن لتعلمي أنه مامن شيء مما ستقولينه لي يمكنه أن يكون أسؤ مما قلته لنفسي بالفعل |
| Hiç yemek olmamasından daha kötü. | Open Subtitles | هذا أسؤ من ألا نحصل على الأكل. |
| Şey kullanmıştı daha kötü bir sözcük. | Open Subtitles | هي مقلتش كده قالت كلام أسؤ |
| Hissettirdikleri çok daha kötü. | Open Subtitles | إنهم أسؤ بكثير |