| Seni sorgulamadım çünkü geçerli sebeplerin olduğundan eminim. | Open Subtitles | الآن, لم أسألك أي أسألة لأني أعلم أن لديك أسبابك |
| Tabii eğer onu yanında tutman için kendi sebeplerin varsa başka. | Open Subtitles | إلا إذا كانت لديك أسبابك الخاصة لإبقائه موجوداً |
| Bunun için nedenlerin olduğunu düşünüyorum o yüzden bu işe karışmayacağım. | Open Subtitles | سأفترض أن لديكِ أسبابك وسأدع الأمر يمر على هذا |
| Ailemi öldürmenin kendince nedenlerin olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أريد أن أعرف أسبابك ماذا تعتقد كانت أسبابك |
| Bak, senin katılmak için sebebin olduğunu biliyorum alınmak yok ama, artık gizli olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أعلم أن لديك أسبابك للانضمام إليهم، لكون بدون إهانة بدأت أشعر أنّك لم تعُد تتظاهر، أشعر وكأنك منهم قلبًا وقالبًا. |
| 16 yaşında evden kaçtım, belki sizinle aynı sebepten. | Open Subtitles | لقد تركت البيت عندما كنت في السادسة عشر ربما لنفس أسبابك. لا أدري |
| Küçük bir kardeş istemenizin sebepleri nedir? | Open Subtitles | وما هي أسبابك برغبتك للحصول على أخ صغير؟ |
| İnsan sebeplerini kendisine saklamalı, bunu herkesten çok sen bilmelisin. | Open Subtitles | أنتَ دوناً عن الجميع يفترض أنْ تعرف قيمة كتمان أسبابك لنفسك |
| - sebeplerin olduğuna eminim, Şerif. - Benimle alakasını anlamadım. | Open Subtitles | لابد أن لك أسبابك لكن لا أعرف كيف تتضمنني |
| - Rapor vermediysen kendince sebeplerin olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | حسبت بما أنك لم ترجعي فلديك أسبابك الخاصة. |
| Demek istediğim yaptığın şey için sebeplerin vardı. | Open Subtitles | بوسعك فعل ذلك؟ أجل، المغزى هو لديكِ أسبابك لفعل مافعلتيه |
| Beni öldürmek istediğini görebiliyorum eminim geçerli sebeplerin de vardır ama yine de senden bir şey istiyorum hızlı olsun. | Open Subtitles | ... أستطيع أن أرى ذلك بأنك تريد قتلي وأنا متأكد من أن أسبابك صحيحه لكن علي أن أطلب منك معروفاً |
| Beni öldürmek istediğini görebiliyorum eminim geçerli sebeplerin de vardır ama yine de senden bir şey istiyorum hızlı olsun. | Open Subtitles | ... أستطيع أن أرى ذلك بأنك تريد قتلي وأنا متأكد من أن أسبابك صحيحه لكن علي أن أطلب منك معروفاً |
| Eminim kendince sebeplerin vardı. | Open Subtitles | أنا واثقةٌ أنّك كنتَ تملكُ أسبابك |
| Benden uzaklaşmak için kendine ait nedenlerin vardı. | Open Subtitles | أعرف أنك تمتلك أسبابك للإبتعاد |
| Eminim haklı nedenlerin vardır. | Open Subtitles | أنا متأكده أنه كان لديك أسبابك لقتلي |
| Sadece kendi bencil ve aşağılık nedenlerin için adam öldürüyorsun. | Open Subtitles | إنك تقتل فقط من أجل أسبابك السخيفه |
| Eminim bir sebebin vardır. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه كان لديك أسبابك |
| sebebin benimki kadar affedilebilirse yardım edeceğim. | Open Subtitles | سأساعدك إن كانت أسبابك مقبولة كأسبابي |
| Bu işi seninle aynı sebepten yapıyorum. | Open Subtitles | أفعل هذا لنفس أسبابك |
| Öne sürdüğünüz sebepleri anladığıma pek emin değilim efendim. | Open Subtitles | رجاء إحترمهم الآن. لست متأكّد بأن أفهم أسبابك حقا، سيد |
| - Oturup sebeplerini dinlemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أجلس هنا و أستمع إلى أسبابك |
| Babana yardım etmenin kişisel nedenleri ne? | Open Subtitles | ماهي أسبابك الشخصيةَ لمساعدة أبي؟ |
| Herkesin vardır. Sizin de Nedenleriniz vardır. | Open Subtitles | لكل شخص أسبابه، لديك أسبابك |
| Burası mantığını ve hafızanı kontrol ediyor. | Open Subtitles | إنها تسيطر على أسبابك منطقك و ذاكرتك |