| Oh, hayır. Benim kendi sebeplerim var, siz ikinizle ilgili değil. | Open Subtitles | أوه لا, لا ,لا لدي أسبابي الخاصة, لا شيء يفعلونه معكما |
| Saygısızlık etmek istemem Senatör ama sebeplerim beni ilgilendirir. | Open Subtitles | بشكل تبجيلي، عضو مجلس الشيوخ، أسبابي ملكي. |
| Geçerli sebeplerim vardı ama daha fazla saygıyı hak ediyorsun. | Open Subtitles | كان لدي أسبابي لكنك تستحق إحتراما أكبر من هذا |
| Benim nedenlerim benim nedenlerimdir ve onlardan hoşlanmak zorunda değildir. | Open Subtitles | أسبابي هي أسبابي وليس من الضروري أن تعجب الناس |
| Evet, söyledim. Ama nedenlerim vardı. | Open Subtitles | نعم ، نعم ، لقد فعلت ولكن كانت لي أسبابي |
| Gözyaşlarım için nedenim var. Ama hiç biri sizin için değil. | Open Subtitles | سيدتي , لدي أسبابي لأبكي و لكن لا يمكنني أن أفهم لماذا تفعلين أنت |
| Kendimce sebeplerim var. Bu sebepleri ben de bilsem işim kolaylaşırdı. | Open Subtitles | لدي أسبابي. سيكون مفيداً لي أن أعرف أسبابك. |
| Bana karşı olan hislerinin gün geçtikçe arttığına inanmak için sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي أسبابي للاعتقاد بأن مشاعره تجاهي مستمرة بالنمو بشكل أعمق |
| sebeplerim vardı... gücünü neden kötüye kullandığın umrumda değil sadece senden o gücün alınmasını istiyorum sonsuza dek | Open Subtitles | كان لدي أسبابي لا يهمني لماذا تستخدمي سلطتك ولكنني أريد أن تُؤخذ منكِ |
| sebeplerim beni ilgilendirir. Onları sorgulamaksa başına dert açar. | Open Subtitles | أسبابي تخصّني وإنْ شكّكتَ بها ثانيةً ستكون عاقبتك سيّئة |
| Söylemesem daha iyi. Kendime göre sebeplerim var. | Open Subtitles | لا أود اخبارك لدي أسبابي الخاصة |
| Dedikodu yapma, Milly. O kızla ilgilenmek için kendi sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي أسبابي لأبدي اهتمامي بتلك الفتاة |
| O kızla ilgilenmek için kendi sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي أسبابي لأبدي اهتمامي بتلك الفتاة |
| Benim nedenlerim kademeli olarak hayalleri kaybetmek ve gerçeğin, dünyanın doğasına uyanmak merkezinde toplanıyor. | Open Subtitles | أسبابي تتمحور حول فقدان تدريجي للإيمان و تنوير تدريجي |
| Tamam, elimi biraz kana buladım, ama iyi nedenlerim vardı. | Open Subtitles | حسناً، لقد قتلت بعض الأشخاص. لكن أسبابي كانت محقة. |
| Seni korumak isterkenki nedenlerim oldukça bencilceydi, Harlan. | Open Subtitles | أسبابي للحفاظ عليك هي أنانية تماما، هارلان |
| - Onu alakadar etmeyen özel nedenlerim var. | Open Subtitles | لديّ أسبابي الخاصة التي لا تهمه |
| nedenlerim kesinlikle kişisel değil. | Open Subtitles | أسبابي ليست لها علاقة بك شخصياً |
| Sana bir özür borçluyum, kim olduğumu söylemeliydim ama bir nedenim vardı. | Open Subtitles | أنا مدينٌ لكَ بإعتذار كان عليّ أنْ أُخبركَ بمن أكون لكن كانت لديّ أسبابي |
| Benim kutlamak için kendi sebebim var. | Open Subtitles | حسناً لدي أسبابي الخاصة للإحتفال |
| Evet, gerekirdi ama sizi nedenlerimi söylemek istedim. | Open Subtitles | نعم ؛ كان بإمكاني الإتصال و لكنّي فقط أريد بأنّ أقول لكِ أسبابي |
| Orada yok. Sebeplerimi dördüncü sayfaya yazdım. | Open Subtitles | ليست هناك، ذكرتُ أسبابي على الصفحة الرابعة. |
| Olamaz, bu benim yaşamaya devam etme sebeplerimin listesiymiş. | Open Subtitles | يا إلهي , هذة لائحة أسبابي في البقاء على قيد الحياة |
| Gerekçelerimi açıklayan bir mektup yazıyorum ama sizin de onayınızın gerektiğinin bilincindeyim. | Open Subtitles | أنا أكتب رسالة لأشرح أسبابي لكنني أفهم أنني بحاجة لموافقتك أيضاً |