| Bir kez denedim faka düşünmeden duramadım tıpkı eşcinsellerin kimliklerini gizleyip dolapta saklanması gibiydi. | TED | جربتها مرة ولكن لم أستطع التوقف عن التفكير فكم أن هذا غريباً. |
| "Cam ne istiyor?" dedim. Ve duramadım. "Bunu ister, şunu ister, falan." Her şeyi aldım. | Open Subtitles | ذهبت إلى السوبرماركت ووقفت هناك وقلت ماذا تريد كامب ولم أستطع التوقف اخذت هذا وذا |
| Ben bir türlü yolun ortasında elinde kurbağa tutan şu kızı düşünmeden edemedim. | Open Subtitles | لم أستطع التوقف عن التفكير بتلك الفتاة التي تحمل علجوماً في وسكط الطريق |
| Yüzünü düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | لكن استدرت ل لم أستطع التوقف عن التفكير عن وجهك. |
| Kahve aromalı beyaz çikolata bile vardı. Kendime engel olamadım vallahi! | Open Subtitles | كان لديهم اسبريسو موكا الشوكولاته البيضاء لم أستطع التوقف عن شربها! |
| Sadece Baloncu Abla Bella için aramıştım ve evet demeyi bir türlü kesemedim. | Open Subtitles | لقد إتصلت لأقوم بتأجير السيدة البالون (بيلا) و لم أستطع التوقف عن قول أجل |
| Ama ben Parlakları düşünmeden edemiyordum. | Open Subtitles | ولكن لم أستطع التوقف عن التفكير فى الاعداء اللامعين الجدد |
| (Alkış) Yani, kitabını Elimden bırakamadım. | TED | أقصد بأنني لم أستطع التوقف عن قراءته |
| Ve başlayınca da kendimi durduramadım. | Open Subtitles | وعندما بدأتُ ذلك لم أستطع التوقف |
| "Cam ne istiyor?" dedim. Ve duramadım. "Bunu ister, şunu ister, falan." Her şeyi aldım. | Open Subtitles | ذهبت إلى السوبر ماركت ووقفت هناك وقلت ماذا تريد كامب ولم أستطع التوقف اخذت هذا وذا |
| Uzun süre o günü düşünmeden duramadım. | Open Subtitles | لفترة طويلة، لم أستطع التوقف عن التفكير في ذلك اليوم |
| Ama dedim ya ben takıntlıyım, duramadım ve bu yüzden yatakları kaldırıp onların yerine masaları ve rafları koyabileceğiniz değişiklikler yapmaya başladım, böylece aynı birim artık bir ofis ya da emniyetli bir depo olarak kullanılabilir. | TED | لكنني كثير الهوس، لذلك لم أستطع التوقف عند هذا الحد، فبدأت بتغيير الأِسّرة ، بحيث يمكنك أن تخرج الأسِرَّة و تدخل مكانها مكتبا أو رفوفا، فيصبح بالإمكان استعمال نفس الوحدة كمكتب أو وحدة تخزين. |
| Bir anda önüme fırladı! duramadım! | Open Subtitles | مرّت أمامي فجأة لم أستطع التوقف |
| Ama yine de duramadım. | Open Subtitles | لكن لا يزال حتى لم أستطع التوقف |
| Bir kez vurduktan sonra duramadım. | Open Subtitles | و بمجرد أن ضربته، لم أستطع التوقف. |
| Arabaya kadar tüm yolu gittim ve sizi düşünmeden edemedim kızlar. | Open Subtitles | فكرت بذلك في طريقي للسيارة ولم أستطع التوقف عن التفكير فيكن |
| Onu görmeden edemedim, ve aralarda benim de içeri girmeme izin verdi. | Open Subtitles | لم أستطع التوقف عن مقابلتها ووضعتني حاجزاَ في طريقهما |
| Biliyorum, ben sadece seni düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | أعرف ولكني لم أستطع التوقف عن التفكير فيكِ |
| Borçluyum, çünkü söylediklerini ve hayatımı nasıI şekillendirdiklerini düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | أجل، لأنني لم أستطع التوقف عن التفكير في ما قلته وكيف ينطبق ذلك على حياتي؟ |
| engel olamadım. engel olamadım. | Open Subtitles | لم أستطع التوقف، لم أستطع التوقف |
| engel olamadım... tüfek namlusunun uzunluğu hakkında düşünüyordum. | Open Subtitles | ...لم أستطع التوقف عن التفكير حول طول ماسورة البندقية |
| Sadece Baloncu Abla Bella için aramıştım ve evet demeyi bir türlü kesemedim. | Open Subtitles | لقد إتصلت لأقوم بتأجير السيدة البالون (بيلا) و لم أستطع التوقف عن قول أجل |
| Edward Sullen'ı düşünmeden edemiyordum. | Open Subtitles | لم أستطع التوقف عن التفكير لحظة عن إدوارد سولن |
| Kitap okudum. Elimden bırakamadım. | Open Subtitles | كنت أقرأ مخطوطة ولم أستطع التوقف. |
| Ve kendimi durduramadım. | Open Subtitles | ولم أستطع التوقف |