| - İlacı ona sattığını kanıtlayabilirim. - Beraber çalışıyor bunlar. | Open Subtitles | أستطيع أن أثبت أنه باع لها الدواء، إنهم يعملان سوياً |
| Hayır, sana kanıtlayabilirim. Kimliğim cüzdanımda. | Open Subtitles | لا، أستطيع أن أثبت لك وضعت هويتي في محفظتي بالخارج |
| Bunu kanıtlayabilirim. - Çıkarın beni lütfen. - Aaa yapma. | Open Subtitles | أستطيع أن أثبت لك ، لكن أخرجني من هنا- توقف- |
| Dün gece hastanenin yakınından bile geçmediğini sana ispatlayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أثبت أنك حتى لم تكن قريبا ً من المستشفى |
| Gemma Butler öldürüldüğünde New York'da olduğunu bile kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أثبت أنّها كانت في (نيويورك) عندما قتلت (جيما بتلر). |
| Maggie Schilling'in tüylü kelepçelerle bağlandığını kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أثبت بأن ماجي شيللنغ كانت مقيدة بأصفاد مكسية بالفرو |
| Hayır, yalan söylemiyorum. kanıtlayabilirim, bak. | Open Subtitles | لا ، أنا لا أكذب أستطيع أن أثبت لك ، انظري |
| Sen onların hepsinden daha iyisin, bunu kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | أنت أفضل من أي من هؤلاء الأشخاص و أستطيع أن أثبت هذا |
| Bunu sana kanıtlayabilirim. İstersen kimliğime bak. | Open Subtitles | وأنا أستطيع أن أثبت لك ذلك فقط أنظر إلى بطاقتى |
| şimdiye dek yediğim en iyi yemeğin domuz sandiviçi olduğunu kanıtlayabilirim dersem ve tarihte başka hiç bir yemek bu tadı vermemiştir dersem büyük olasılıkla bana çok garip bakardınız. | Open Subtitles | إن قلت لكم بأنني أستطيع أن أثبت بأن اللحوم المعلبة هي أفضل طعام مذاق موجود لأنه في كل التاريخ لا يوجد طعام مذاقه أفضل |
| Adil bir pazarlıktı. İftira atıldığını kanıtlayabilirim beni buradan çıkarın yeter. | Open Subtitles | أستطيع أن أثبت لكم أنه قد تم تلفيق التُهمة لي أخرجوني من هُنا وحسب |
| Ölmemeni istemek dışında, seninle olduğumu nasıl kanıtlayabilirim? | Open Subtitles | كيف أستطيع أن أثبت لك أنني أساندك سوى بأن أطلب منك ألا تموت؟ |
| - Bir bakalım. Ne yaptığını bilmediğini kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | أنظر, أنا أستطيع أن أثبت أنّك لم تكن تعرفماكنتتفعله... |
| Bakın, tehdit olmadığımı ve yardım için geldiğimi kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | أنظروا , أستطيع أن أثبت انني لا أمثل أى تهديد . و أنني هنا للمساعدة . |
| O kulübe de zemindeki tahtalara zincirlenerek 3 gün geçirmediğinizi kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | ... أستطيع أن أثبت أنكِ لم تقضي 3 أيام في هذه الحجرة , مقيدة بالسلاسل |
| Eğer fotoğrafı bulursan sana kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | إن وجدت تلك الصورة أستطيع أن أثبت ذلك |
| Dün gece hastanenin yakınından bile geçmediğini ispatlayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أثبت أنك لم تقترب حتى من المستشفى الليلة الفائتة |
| Şeyh Yasin öldürüldükten sonra, Hamas'ın daha ılımlı olmadığını ispatlayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أثبت لك أن حماس لم تصبح أكثر اعتدالاً بعد أن تم القضاء على الشيخ ياسين |
| Motel odasında olduğunu kanıtlayamıyorum, Danny'nin ölümü hakkında bildiği varsa da hiçbir şey söylemez. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أثبت وجوده في غرفة النزل وما إن كان يعرف شيئاً عن مقتل (داني) إنه لا يقول شيئاً |