| Onun gibi birine nasıl olur da tekrar aşık olursun anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم كيف وقعت في حب واحد كهذا مجددا |
| Her zaman nasıl böyle ayaklanacak bir şeyler buluyorlar anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم كيف دائماً يجعلون الأمور تصعد هكذا |
| Ellsworth'ün nasıl bu kadar güçlendiğini anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم كيف استطاع إلسورث أن يزداد قوة |
| Dediğini anlayamıyorum. Boyuna kan tükürüyor. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم منه إنـه يبصق دمـاء أكثر وأكثر |
| Sürücülerin neden bu pisti sevdiğini anlayabiliyorum. O kadar iç içesin ki! | Open Subtitles | أستطيع أن أفهم لماذا سائقي السباقات يحبون هذه الحلبه, لانك جزء منها |
| Bakın, Leah'nın neler yaşadığını anlayabiliyorum çünkü bu toplulukla çalıştığım yıllar boyunca her gün gerçekle alakası bile olmayan hikayeler duyardım. | TED | انظروا، أستطيع أن أفهم من أين أتت لياه، بسبب السنوات التي عملتها مع المجتمع. أسمع أساطير كل يوم وهي غير صحيحة مطلقًا. |
| Böyle bir genetik mutasyona ilişkin neden endişe duyulabileceğini anlıyorum. | TED | والآن أستطيع أن أفهم لماذا هناك قلق حول الأمن لهذا المستوى للتلاعب الجيني. |
| Evet, bu yaşam tarzını anlayabilirim. | Open Subtitles | نعم، أنا أستطيع أن أفهم أسلوب الحياة هذا |
| Tehlikeli biri o. Dylan'ın onunla ne işi var anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم ما الذي يجعل ديلان مرتبطاً به |
| anlamıyorum. Haritada bu kadar özel olan nedir? | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أفهم ما هو الشئ الخاص في تللك الخريطة؟ |
| Fakat sen neden bu kadar eğlenceli buldun, onu anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم لماذا تعتبر ذلك مديحاً |
| Gel buraya, bebeğim. anlamıyorum. Neden onu dondurmadın? | Open Subtitles | تعالي يا حلوتي هنا، لا أستطيع أن أفهم لّما لم تقومي بتجميده؟ |
| Sadece anlamıyorum. Neden Rack gibi birini görmeye gittiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أفهم , لا أستطيع أن أفهم كيف يمكنكِ الذهاب لرؤية شخصا ما مثل راك |
| Evet anlayamıyorum. Hem de sana yaptıklarını görürken. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أفهم اطلاقا أن يعاملك بتلك الطريقة |
| anlayamıyorum. Ailede 110 santimden uzun kimse yok. Mahcup oldum şimdi. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم ، فلا يوجد أحد في عائلتي يزيد طوله عن 3.6 قدم ، هذا يدهشني |
| O koltuğa çakılı subayları anlayamıyorum.. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم هؤلاء الضباط قعيدي المقاعد الوثيرة |
| Sanırım sana neden iğrenç geldiğimi anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنني أستطيع أن أفهم لماذا أنا مقرفةُ لكَ |
| Bunu anlayabiliyorum, Willy ama sen uzun yol adamısın. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أفهم ذلك يا ويلي لكنك رجل طريق يا ويلي |
| Ben çocuklar bir mola isteyen anlayabiliyorum, ama zaten, hadi. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أفهم أنها تريد أن تأخذ استراحة من الرجال |
| O dedektiflerin önünde konuşmak istememeni anlıyorum | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم عدم رغبتك في التحدث أمام هؤلاء المفتشين |
| Tabii, bunu anlıyorum. | Open Subtitles | إن لم أكن أضمن مستقبلي في النهاية أستطيع أن أفهم وجهة نظرك بالتأكيد |
| Bir erkeğin bazı kişisel şeylerini paylaşmak istememsini anlayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أفهم رغبة الرجل في عدم المشاركة أعني، بعض الأمور شخصيّة |
| Küçük bir kişisel anlatım gerekliliğini anlayabilirim. | Open Subtitles | الآن أستطيع أن أفهم الحاجة للقليل من التعابير الشخصية |