| Otomobilin içinde sıkışıp kalmak yerine, bisikletimi sürüyorum, otobüse, trene biniyorum ve çokça yürüyorum. | TED | فبدلاً من كوني معزولاً داخل سيارة، صرت أركب دراجتي، أستقل الحافلات والقطارات وأمشي كثيرًا. |
| İşten gece çıkıyorum ve ürkütücü genç "insanlarla" metroya biniyorum. | Open Subtitles | أتعلم، عندما أخرج من عملي ليلاً أستقل قطار النفق المليىء بالمراهقين المخيفين |
| Uçağa binip, 3200 km. daha uçamam ben. | Open Subtitles | أنا لن أستقل طائرة وأطير لـ 3000 كيلو متر أخرى |
| Ben tıp okuyorum. O otobüse her gün binerim. | Open Subtitles | أنا أدرس الطب و أنا أستقل الحافلة كل يوم |
| İlk otobüse binmek zorundayım. Diğerleri bizim caddeden geçmiyor. | Open Subtitles | أضررت أن أستقل الحافلة المبكرة، الأخرون لا يمرون من طريقي |
| Eee, ben de cereyan yapan bir lokantada oturmak için metroya binmedim! | Open Subtitles | وأنا لم أستقل المترو لأجلس في مطعم معرّض لتيارات الهواء! |
| Şu şeye gidelim sonra trene bineceğim. | Open Subtitles | ... دعينا نذهب لهذا الشىء سوف أستقل قطارى و سوف أكون بعيداً لليلة واحدة |
| Ben de dedim ki, "Sence tramvaya binsem daha mı iyi olur?" | Open Subtitles | قلت له ، هل تظن انه من الافضل أن أستقل الترام ؟ |
| Aslında çok erken kalkıyorum otobüse biniyorum 9 da.. | Open Subtitles | كل ما في الأمر أني أستيقظُ مبكراً تعرفين, ينبغي أن أستقل الحافلة كل صباح عند التاسعة صباحاً |
| Her sabah metroya yürüyüp şehre giden trene biniyorum. | Open Subtitles | أمشي إلى المحطة في كل صباح أستقل القطار ذاهباً إلى المدينة |
| Her zaman taksiye biniyorum. | Open Subtitles | دائماً أستقل سيارات الأجرة المرخصة" "وليس سيارات الأجرة الغير مرخصة |
| Öyle ki, eğer ulaşım teknolojisi mikro işlemci teknolojisi kadar hızlı ilerleseydi yarından sonraki gün taksiye binip 30 saniyede Tokyo'da olabilirdim. | TED | وبالتالي إذا كانت تقنيات المواصلات تتحرك بسرعة تقنية المعالجات، فإنه بعد غد، سأكون قادرا على أن أستقل سيارة أجرة وأكون في اليابان في غضون ثلاثين ثانية. |
| Uçağa binip Paris'e kendi başıma gitmeliymişim. | Open Subtitles | كان يجب أن أستقل طائرة "باريس" وأذهب بمفردي! |
| - Bilmiyorum, arabasına binip gitti. | Open Subtitles | أين هو؟ لا أعرف, لقد أستقل سيارته, |
| Sağolun, ama ben her zaman otobüse binerim. | Open Subtitles | شكرا, ولكني أستقل الحافلة دوما |
| Genellikle bisiklete binerim, ayrıca bakanlığın hidrojenli bir arabası var... | Open Subtitles | عادة ما أستقل الدراجة للعمل ولوزارتنا سيارة تعمل بالهايدروجين... |
| Cidden mi? Ben her gün bu trene binerim. | Open Subtitles | جـدياً أنـا أستقل ذلك القـطار يـومـياً. |
| Çılgınca bir hikâye. Uçağa binmek için otobüsle gidiyorken bir kaza oldu. | Open Subtitles | لقد كنت أستقل الحافلة لرحلة الطائرة ولقد تعرضت لحادث |
| Beni bıraktığın için sağ ol. Taksiye binmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | شكراً لكِ على تركي إضطررت أن أستقل سيارة أجرة |
| Hiç bilmiyordum. Daha önce hiç otobüse binmedim yani. | Open Subtitles | ، لم تكن لديّ أي فكرة - أنا لا أستقل الحافلة إطلاقاً ، كما تعلمين - |
| Daha önce hiç binmedim. | Open Subtitles | لم أستقل واحدة من قبل |
| Gerek yok, zaten otobüse bineceğim. | Open Subtitles | أتعلم ؟ يمكنني أن أستقل الحافلة فحسب |
| Teşekkürler ama gerçekten geç kaldım taksiye binsem iyi olur. | Open Subtitles | شكراً لك لكن أنا حقاً يجب أن أستقل سيارة أجرة أنا متأخرة جداً |