| İstanbul'daki soğuk savaş uzun süre soğuk kalmayacak. | Open Subtitles | الحرب البارده فى أسطنبول لن تظل بارده لأكثر من هذا |
| ...İstanbul'a 101 nolu uçuş için son çağrı. | Open Subtitles | النداء الاخير للرحلة رقم101 المتوجهة إلى أسطنبول |
| Bir Ankaralı için İstanbul, başkasının çocuğu gibidir derdi. | Open Subtitles | اعتاد أن يقول لاي شخص من أنقرة أسطنبول تعتبر مثل طفل شخص آخر |
| Sonrasında İstanbul ipek üretiminin aktarım merkezine dönüşmüştür. | Open Subtitles | ، و من ثم هذا المكان ، أسطنبول أصبحت مركز إنتاج الحرير عالميا |
| Patlama İstanbul'u mahvedecek, ve Boğaz'ı da asırlar boyunca kirletecek. | Open Subtitles | "الانفجار يستطيع تدمير "أسطنبول ويلوّث البسفور لعقود |
| Paris, Roma, Londra, Prag, İstanbul, Fas. | Open Subtitles | باريس, رما, لندن براغ, أسطنبول, فاس |
| Sermaye diye diye düşman olduğun o bahçe, o mal mülk okutacak seni istanbul'da. Haberin var mı? | Open Subtitles | وهذه "الرأسمالية" هي جعلتك تدرس في أسطنبول هل نسيت هذا؟ |
| İstanbul'dayken izlemek için mürettebatın resimlerini çekmiştik. | Open Subtitles | أخذنا شرائط المراقبة عندما "رسى الطاقم في "أسطنبول |
| Her neyse, bu güne kadar beraber İstanbul'da hiç olmamıştık. | Open Subtitles | وعلى أي حال, هل ذهبنا الى (أسطنبول) معا من قبل؟ |
| Bu gece İstanbul'da buluşacaktık ama ben daha erken gidecektim. | Open Subtitles | أتدري، كنا سنتقابل في (أسطنبول) الليلة، لكنني ركبتُ القطار المُبكر |
| Avrasya'nın geçmişini açığa çıkaracak ilk ipucu burada, İstanbul'da bulunabilir. | Open Subtitles | الدليل الأول لكشف ماضي (يوريجا) يمكن إيجاده هنا في أسطنبول |
| Ancak İstanbul'un tarihini diğerlerinden daha fazla şekillendiren bir ürün vardır. | Open Subtitles | لكن هناك منتج واحد قد شكل تاريخ أسطنبول |
| OA 180 sefer sayılı İstanbul uçağına hoş geldiniz. | Open Subtitles | أهلاً بكم على متن طائرة أو - أي - 180 المتوجه إلى "أسطنبول". |
| 46 yaşında. 1998 yılında İstanbul'dan göçmen olarak gelmiş. | Open Subtitles | عمره 46 عاماً مهاجر من أسطنبول عام 1998 |
| İstanbul, Bogota için kullandığı gizli bir şifre değilse yok. | Open Subtitles | ليس اذا كانت أسطنبول هي شفره لبوغاتا |
| Kız arkadaşın onu İstanbul'a götüreceğini söyledi. | Open Subtitles | فتاتك أخبرتني أنك ستأخذها إلى أسطنبول |
| İstanbul'un en tehlikeli mafya babası. | Open Subtitles | أخطر عميل للمافيا فى أسطنبول |
| İstanbul'daki bir taksi şoförü. | Open Subtitles | - "سائق سيّارة أجرة في "أسطنبول - |
| O zamana kadar zaten İstanbul'da olacaksın. | Open Subtitles | وخلال ذلك الوقت سوف تكون قد وصلت إلى(أسطنبول). |
| Evet, İstanbul senin büyük fikrindi değil mi? | Open Subtitles | أذن,سفره إلى (أسطنبول) كانت فكرتك العظيمة. |