| Eğer ötüp duran bu nükleer bombayı kapatacak biri olsaydı konsantre olmak çok daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ولَـكان التَـركيز أسهَل بكثيرٍ، لو أوقف أحدهم تِـلك القنبلة النووية المزعجة. |
| Ama sen de orada olsaydın eminim daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ولكن أراهِن أنه كان أسهَل بكثير لو كنتَ هُناك. |
| Senin için hayatı kolay bir hale getirebilirim. | Open Subtitles | يُمكنني أن أجعلَ حياتُكَ أسهَل. |
| Kral Francis anlaşabilmesi kolay bir insan değil. | Open Subtitles | المَلِك "فرانسيس" ليَس أسهَل رجُل لِلِتعامُل معَه |
| Sen ne içiyorsun, tatlım? Fess'te daha kolay söylemiştik ama o zaman piyanosu vardı. | Open Subtitles | و ما الذي ستشربينهُ يا عزيزتي؟ جعلَها (فيس) تبدو أسهَل من هذا |
| Saat farkından dolayı böylesi daha kolay. | Open Subtitles | .أسهَل مع فارق التوقيت |
| - Söylemesi yapmaktan kolay. | Open Subtitles | الكلام أسهَل من الفعِل. |
| Sanırım söylemesi daha kolay. | Open Subtitles | -حسناً, القول أسهَل من الفِعل . |
| Kendine verdiğin sözü çiğnemenin en güzel tarafı bundan sadece ben incineceğim ve duyacağım suçlulukla yaşamam Keller'ı görmeden yaşamaya göre daha kolay. | Open Subtitles | لكن الشيء الجيد حولَ قطعِ عهدٍ على نفسِك هوَ أنهُ هُناكَ شخصٌ واحِد سيتأذى، و يُمكنني العيش معَ ذنبي بشكلٍ أسهَل من عيشي من دون رُؤية (كيلَر) |
| Bu şekilde daha kolay. | Open Subtitles | - هذا أسهَل - |