| Değerinin on katına topraklar... korkunç fiyatlara tablolar ve sanat eserleri satın aldı. | Open Subtitles | أشترى أراضي أكثر عشر مرات من قيمتها أشترى الصور والمقالات الأخلاقية بأسعار مدمرة |
| Çoğu şeyi satın aldı ama, aşkımı alamadı. Kim o? | Open Subtitles | لقد أشترى الكثير ، و لكنه لا يستطيع شراء ذلك |
| Ne pahasına olursa olsun o sandığı satın almak istiyorum. | Open Subtitles | والآن أريد أن أشترى هذا الصندوق تقريبا بأى ثمن تريدنه |
| Katil bu lastik ellerden birini satın almış pişirme spreyi ile parmak uçlarına izleri nakşetmiş, ve bu şekilde tüm suç mahaline sahte parmak izleri yerleştirmiş. | Open Subtitles | أشترى القاتل أحدى هذة الأيدى المطاطية دمج هذة مع رذاذ الطبخ ومضى لوضع البصمات الخاطئة |
| Gözlüklerini sil, ona güzel ayakkabılar al, onu baloya götür. | Open Subtitles | لمع لها نظاراتها ، أشترى لها بعض الأحذية رافقها إلى حفلة راقصة |
| Pekala, anlaştık. Ama ona ihtiyacım var. Ve söz veriyorum sana başka alacağım. | Open Subtitles | حسناً أنا أحتاجها وسوف أشترى لك واحدة أخرى. |
| Uçak biletlerini kimin aldığını neden araştırmamışlar? | Open Subtitles | لماذا لم تحاول الشرطة معرفة من أشترى تذاكر الطائرة ؟ |
| Kendine içinde her türlü teknoloji bulunan bir yat aldı. | Open Subtitles | أشترى لنفسه يخت مجهز بأحدث التكنولوجيا الملاحية |
| O yıl doğum günüm için bana araba aldı. | Open Subtitles | تلك السنة التي أشترى لي سيارة ليوم ميلادي |
| -Geçen hafta yeni bir motor aldı. | Open Subtitles | حسنا يا سيدي, لقد أشترى لنفسه دراجة الأسبوع الماضي |
| Gerçekten bana yüzük mi aldı? | Open Subtitles | هل أشترى هذا الخاتم بالفعل ؟ هل أصابك هذا بالصدمة ؟ |
| Babam bunu bana geçen yaz aldı. Ama pek kullanmadım. | Open Subtitles | أبي أشترى لي هذا في الصيف المنصرم ولم أستخدمها |
| Biraz şans satın almak isterdim; tabii herhangi bir yerde satılıyorsa. | Open Subtitles | .. إننى أود أن أشترى بعضه إذا كان هناك مكانا يبيعه .. |
| Dün perdeleri almak için mağazaya gittiğimde, bunu gördüm. Yeşili ne kadar sevdiğimi bilirsin. | Open Subtitles | عندما كنت فى المحل الكبير أشترى الستائر,رأيت هذه |
| Görünüşe göre, buradan Gardena'ya kadar uzatabileceği bu kablodan almış. | Open Subtitles | ووجدت انه أشترى الكثير من هذة الكابلات التى تكفى من هنا إلى جاردينا |
| Emlak zengini bir adam var. Güney Deniz'inden bir ada almış. Şöyle bir şey olabilir mesela. | Open Subtitles | هناك هذا الرجل, تاجر العقارات الذي أشترى جزيرة البحر الجنوبي |
| "Oğlum, lütfen, lütfen, lütfen bir bilet al." | Open Subtitles | بنى .. من فضلك .. من فضلك من فضلك أشترى تذكرة |
| Pizzadan para kazanıp kendime büyük bir araba alacağım. | Open Subtitles | ساًخذ ملاً مقابل البيتزا و أشترى لنفسى سيارة جديدة كبيرة |
| Sanırım sana yüzük aldığını biliyor olmak belirsizliği azaltıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه قلل من الترقب عندما عرفتي أنه أشترى خاتم لك |
| Bu yüzüğü Kudüs'te balayımızda almıştı. | Open Subtitles | لقد أشترى لي هذا الخاتم في القدس أثناء شهر عسلنا |
| Sana yüksek früktozlu mısır şurubu içeren bir şey alayım. | Open Subtitles | دعينى أشترى لكِ شيئاً مع شراب الذرة عالي الفركتوز. |
| Ama biletçi bana, geçen gece Houston'a bilet alan olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لكن الموظف أخبرني لا أحد أشترى تذكرة لحافلة هيوتسن الليلة الماضية |
| Bu köpek buralarda olursa, evi almam! | Open Subtitles | إذا كان هذا الكلب سوف يأتي حولها، أنا لن أشترى هذا المنزل |
| - Doğru, ben de antikalarımı oralardan alırım ama genelde elimde faturalar ya da iletişim bilgileri olur. | Open Subtitles | صحيح، أنا كذلك أشترى التحف من عدة أماكن، ما عدا أنّي أحصل على فواتير، أو إيصالات أو معلومات الأتصال |
| Hayır, senden bir şey almayacağım. | Open Subtitles | - لا أحد سيعطيها - لست أنا لا , لا , لا انا الآن أشترى أى شيئ منك |
| Bir dilek tut. Sizlere bir bira ısmarlayabilir miyim? | Open Subtitles | ـ تمن أمنية ـ هل بإمكانى أن أشترى لكم جعة أو شىء ما؟ |
| Yeni bir televizyon mu, yoksa şuradaki masaj koltuklarından mı almalıyım? | Open Subtitles | هل أشترى تلفزيون جديد ؟ ام يجب ان اشترى احد كراسى التدليك ؟ |
| Seyahat edebiliriz. Hep istediğim Harley'i alabilirim. | Open Subtitles | قد نتمكن من السفر ويمكن أن أشترى الموتسيكل الهارلي الذى تمنيته دائما |