| Ortada mantıklı olmayan şeyler dönüyor ve bir tek ben görebiliyorum bunu! | Open Subtitles | أشياء غير منطقية تستمر في الحدوث ويبدو أنني الشخص الوحيد الذي يراها |
| İnsanlara aşı yaptığımızda, vücutlarına doğal olmayan şeyler enjekte ediyoruz, çünkü yararın, riske üstün geldiğini düşünüyoruz. | TED | عندما تحقن البشر باللقاح فأنت تقوم بحقن أشياء غير طبيعية في أجسادهم بسبب اعتقادنا ان الفوائد تفوق المخاطر |
| Çocuklar hayaletlere özenir, şeytan taklidi yapar televizyonda çocuklara uygun olmayan şeyler gösterilir. | Open Subtitles | الأطفال يقدّسون الأشباح، يتظاهرون أنهم شياطين ويعرض التلفاز أشياء غير مناسبة البتة للمشاهدين الصغار |
| Sonrasında bir travma sırasında küçük delilikler görülüp, olmayan şeyleri varmış gibi görmek çok doğaldır. | Open Subtitles | بعد فترة الإصابة ذلك الشرخ البسيط الذي يحدث بمنتهى السهولة يجعل الشخص يرى أشياء غير موجودة |
| Onlar bizim dünyevi inançlarımızda var olmayan şeyleri görebiliyorlar. | Open Subtitles | نعم ، بإمكانهم رؤية أشياء غير موجودة فى واقعنـا الحقيقي ماذا ؟ |
| Bu adam sizi doğru olmayan şeylere inandırmaya çalışıyor! | Open Subtitles | هذا الرجل يحاول أن يجعلكم تصدقون أشياء غير موجودة. |
| olmayan şeyler gösterirler sana. | Open Subtitles | إنهم يجعلونك ترى أشياء غير موجودة فى الواقع |
| İnsanlar garip rüyalar görüyor, olmayan şeyler görüyorlar. | Open Subtitles | الناس يحلمون أحلاما غريبة و يرون أشياء غير موجودة |
| Burada olmayan mümkün olmayan şeyler. | Open Subtitles | أشياء لا توجد في مكانها، أشياء غير ممكنة |
| Bazen halkımız için o kadar kuvvetli hisler yaşarız ki gerçek olmayan şeyler görürüz. | Open Subtitles | في بعض الأحيان، ونحن نشعر بذلك بقوة عن شعبنا نرى أشياء غير موجودة. |
| Pek de hoş olmayan şeyler anlattılar. | Open Subtitles | يقولون أشياء غير جيدة في هذا البيت |
| Sesler duyuyor. olmayan şeyler görüyor. | Open Subtitles | هو يسمع أصوات يرى أشياء غير موجودة |
| Yetimler. Bir anlamı olmayan şeyler işte, bilirsin. | Open Subtitles | أيتام كما تعلم أشياء غير منطقية |
| olmayan şeyler görmeye başlıyorsun. | Open Subtitles | فأنت تبدئين برؤية أشياء غير موجودة |
| Ne yani, insanlara olmayan şeyler göstermek gibi mi? | Open Subtitles | ماذا؟ بجعل الناس ترى أشياء غير موجودة؟ |
| Emin değilim. Gerçek olmayan şeyler var. | Open Subtitles | لست واثقاً، بدأت أرى أشياء غير حقيقية |
| Mavi Peri'nin, insanların olmayan şeyleri isteme seklindeki kusurlarının parçası olduğu mantığına ya da insanlara özgü en yüce yeteneğe yani hayallerin peşinden koşma becerisine. | Open Subtitles | للإستخلاص بأن الجنية الزرقاء... شائبة بشرية،... تتمنى عبرها أشياء غير موجودة... |
| Bizim gerçek olmayan şeyleri bile görmemizi sağlayabilir. | Open Subtitles | بإمكانه جعلنا نرى أشياء غير حقيقية |
| Bu olmayan şeyleri görmek gibi değil. | Open Subtitles | هذا ليس مثل رؤية أشياء غير موجودة. |
| Bu olmayan şeyleri görmek gibi değil. | Open Subtitles | هذا ليس مثل رؤية أشياء غير موجودة. |
| Sesleri diyorum. Orada olmayan şeyleri görmüyorsun artık. | Open Subtitles | الأصوات، لم تعد ترى أشياء غير موجودة |
| Bu adanmışlığın iyi şeylere yol açmayacağını söyledim. | Open Subtitles | قلت له أن الإهداء من شأنه أن يؤدي إلى أشياء غير جيد ة |