| Yapayalnız kaldım. Söyleyecek önemli şeylerim var ama yardım etmiyorsun. | Open Subtitles | أنا وحدي، لدي أشياء مهمة أقولها و أنتِ لا تساعدينني |
| Yapayalnız kaldım. Söyleyecek önemli şeylerim var ama yardım etmiyorsun. | Open Subtitles | أنا وحدي، لدي أشياء مهمة أقولها و أنتِ لا تساعدينني |
| Hayatımızın zorlu sularında bize yardımcı olan televizyonda gördüğümüz önemli şeyleri unutmamada. | Open Subtitles | . تذكر أشياء مهمة على التلفاز التي تساعدنا على تجاوز الأمواج . الصعبة في حياتنا |
| Her neyse, kim hala bugünlerde önemli şeyleri postayla yollar ki? | Open Subtitles | وعلى أي حال، من لا يزال يرسل أشياء مهمة عبر البريد هذه الأيام؟ |
| General'in bu sabah çok daha önemli şeyler kaybettiğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | لأقولنّ حالئذٍ بأن الجنرال خسر أشياء مهمة أكثر هذا الصباح |
| Bazen saçma sapan şeyler yüzünden atışırdık ama önemli şeyler değildi, deymeyecek şeyler... | Open Subtitles | أختلفنا في بعض الحاجات الغبية ولكن لم تكون أشياء مهمة لا شيء يستحق |
| Bugün gerçekten burada olmak istedi, ama yapacak çok önemli işleri vardı. | Open Subtitles | أراد أن يكون هنا اليوم و لكن لديه أشياء مهمة ليقوم بها |
| Gerçekten Önemli işler Arabada bekle. | Open Subtitles | واضح أنها أشياء مهمة فقط انتظرني بالسيارة |
| Sadece, daha önemli işlerimiz var. | Open Subtitles | داوني , الأمر فحسب هو أن لدينا أشياء مهمة لنفعلها |
| Düşünecek daha önemli şeylerim var. | Open Subtitles | لا أبالي بالكيفية لدي أشياء مهمة أكثر لأفكر بها |
| Yapacak daha önemli şeylerim var. | Open Subtitles | .لدىَّ أشياء مهمة للتفكير فيها هنا |
| Yapacak daha önemli şeylerim var. | Open Subtitles | .لدىَّ أشياء مهمة للتفكير فيها هنا |
| Söyleyecek önemli şeylerim var. | Open Subtitles | لدي أشياء مهمة لأقولها |
| Ama senin aksine ben önemli şeyleri arkada bırakmam. | Open Subtitles | لكني بخلافك لا أترك ورائي أشياء مهمة |
| (Gülüşmeler) Bazı önemli şeyleri unuttum. Böcek ve ayı spreyi ve burunluk filtresi gibi. | TED | (ضحك) أوه، ونسيتُ بعض الأشياء، أشياء مهمة: رشاشة لقتل الحشرات، وبخاخة لرش الدُببة، ومرشحات لجهاز تنفسي الإصطناعي. |
| Ben önemli şeyleri söylüyorum. | Open Subtitles | أنا اتحدث عن أشياء مهمة |
| Ama sadece iş mi? Toplumlar bu kabilelerde kurulur, önemli şeyler bu kabilelerde meydana gelir. | TED | لكنه ليس عمل فقط. أنه بين هذه القبائل تُبنى المجتمعات، وهي أشياء مهمة تحدث. |
| Bilmek istemediğimiz şeyler var! önemli şeyler! | Open Subtitles | حَسنُ، أَعتقد أن هناك بَعْض الأشياءِ التي لا نريد أن و هى أشياء مهمة. |
| Burada yapman gereken bazı şeyler var tatlım önemli şeyler | Open Subtitles | هناك أشياء يجب ان تقومى بها هنا يا عزيزتى، أشياء مهمة |
| Simon'ın yapacak daha önemli işleri var, bir görevi var. | Open Subtitles | سيمون عنده أشياء مهمة يفعلها، لقد حصل على مهمة. |
| Oğlumun yapılacak daha önemli işleri var. | Open Subtitles | إبنى لديه أشياء مهمة مًُصر على فعلها |
| Hastanın yapması gereken Önemli işler var ve işlerini yapmasının bir yolunu bulacağınıza inanıyorum. | Open Subtitles | المريضة لديها أشياء مهمة لتفعلها وأنا لدي كل الثقة أنكم ستعلمون كيف يمكنها فعل ذلك |
| Öncelikle yapmamız gereken daha önemli işlerimiz var. | Open Subtitles | لدينا أشياء مهمة يجب أن نفعلها أولًا. |