| Önkollarının parmakları arasında gerilerek uzanıp, arka bacaklarının dibine kadar devam eder. | Open Subtitles | والتي تمتد من أصابعهم الطويلة على مفاصلهم الأمامية حتى نهاية مفاصلهم الخلفية |
| Ama... parmakları... plastik yağmurluktan kaydı... çünkü yağmurluk çok kaypaktı. | Open Subtitles | لَكنَّهم أصابعهم إنزلقتْ مِنْ البلاستك الذي في المعطف المطري |
| Kelimelerin altında parmağını gezdiren o çocuklardandım ta ki bunu yapmamam söylenene kadar; büyük çocukların parmaklarını kullanmadığı söylenmişti bana. | TED | كنت تلك الطفلة التي تمرّر إصبعها تحت الكلمات، إلى أن مُنعت عن فعل ذلك، لأن الأطفال الكبار لا يستخدمون أصابعهم. |
| parmaklarını o denli hızlı kullanabilen ve o denli açabilen kişiler. | Open Subtitles | الذين يمكن ان تتحرك أصابعهم التي سريعة وانتشر لهم ان اسعة. |
| Ve böyle bir ürün yarattığınızda, ne olduğu farketmez, parmak izi gibi benzersiz bir şey olmalı. | TED | وتصنع منتج مهما يكن، سيصبح فريد كبصمات أصابعهم. |
| Ayrıca, tırnaklar tırmanma sırasındaki basınç değişikliklerini saptamak için ekstra zemin alanı sağlayarak parmaklarının hassasiyetini geliştirdi. | TED | بالإضافة إلى ذلك، طوّرت الأظافر حساسيّة أصابعهم من خلال توفير سطحٍ إضافيٍّ للكشف عن التغيّرات في الضغط أثناء التسلّق. |
| Hastaların parmaklarından daha keskin bir şey getirmesine izin yok. | Open Subtitles | لا يسمح للمرضى بالحصول على شيئ أحدّ من أصابعهم. |
| Vücutları yara bere dolu parmakları bir deri bir kemik kalmış gözleri kocaman. | Open Subtitles | أجسادهم محطمة, أصابعهم صغيرة و أعينهم كبيرة |
| Ayak parmakları birleşiktir. Bu sayede kıskaç gibi tutunabilirler. | Open Subtitles | أصابعهم مندمجة، لذا تتمتع أرجلهم بقبضةٍ كالكماشات، |
| Vücutları yara bere dolu parmakları bir deri bir kemik kalmış gözleri kocaman. | Open Subtitles | أجسادهم ممزقة أصابعهم ضعيفة أعينهم كبيرة |
| Temel olarak insancıl olmayan bir deneyimi alıyorlar -- 30 tane çocuk parmakları dudaklarında, birbirleri ile iletişimde değiller. Bir öğretmen, ne kadar iyi olursa olsun, | TED | لقد تركوا التجربة اللا إنسانية بصورة جذرية -- 30 طفلاً مع أصابعهم على أفواههم وغير مسموح لهم بالتفاعل مع بعضهم البعض المعلم، غض النظر عن كفاءته |
| Öte yandan, tırnakları olan hayvanların çok daha geniş parmakları bulunur ve keratinosidler geniş kemiklerinin sadece üst yüzeyini kaplar. | TED | إنّ لدى الحيوانات ذاوات الأظافر، في الجانب الآخر، نهايات أصابع أوسع، كما وتغطّي المادة الكيراتينيّة الجزء العلويّ من عظام أصابعهم الواسعة فقط. |
| Hayalet parmaklarını oynatabiliyor ve bazen saat kayışının sürtmesini ya da ayak tırnağının çarpmasını hissedebiliyorlar. | TED | يستطيعون ثني أصابعهم الخيالية وفي بعض الأحيان يمكنهم الشعور بآثار ساعة اليد أو نبض ظفر قدم نام تحت الجلد. |
| Bu, kertenkelenin çözümü. Duvardan yukarı ızlıca koşarken, çok büyük bir hızla parmaklarını duvardan adeta soyar gibi ayırıyorlar. | TED | وهذا هو حل الوزغة. إنهم في الواقع يقشرون أصابعهم من السطح، بسرعة عالية بينما يركضون إلى أعلى الحائط |
| Hepsi de, çalışma saatlerini hesaplamak üzere, bozulmadan kalmış sibernetik klavyelere uzanırken Tanrı'nın eski gezegenini parmaklayıp parmaklarını yalayıp parsayı toplamaya hazırlanıyor. | Open Subtitles | كل واحد منهم يستعد ليضع قبضته على كوكب الله يلعقون أصابعهم لتبدو نظيفة كما يمتدون نحو أصلهم |
| İstediklerini yapmalarına izin verirsen bütün gün parmaklarını emip, kendilerini kandırırlar. | Open Subtitles | فسيمصّون أصابعهم ويعبثون بأنفسهم طوال اليوم |
| Öyleki parmaklarını sokmamaları gereken yerlere parmaklarını sıkıştırıyorlar | Open Subtitles | و يحشروا أصابعهم في مكان ليس عليهم وضعها فيه |
| Daha önce size parmak uçlarını kaybeden çocuklardan bahsetmiştim. | TED | تذكروا ما قلته من قبل عن الأطفال الذين يفقدون عقلة أصابعهم |
| Biliyorum, anne-babalarının başlıca görevi çocukların kakalarına parmak sokmalarını engellemek, ama koklaması her zaman güzeldir. | TED | وأنا أفهم أن الدور الرئيسي للوالدين هو إيقاف الأطفال عن وضع أصابعهم في البراز، لأنه دائما شيء لطيف لشمه. |
| Belki morgda ammına parmak atarlar. | Open Subtitles | ربما في المشرحة سيحشرون أصابعهم في مهبلها. |
| Her şey parmaklarının ucunda gösterişli araba, yığınla para. | Open Subtitles | إنهم يحصلون علي كل شئ بأطراف أصابعهم السيارة الجديدة، الوفير من المال أي أمر سهل عليهم |
| Bazen parmaklarından alev çıkar. | Open Subtitles | أحيانا أصابعهم تطلق شرارة |