| Ama ben bunun ücretini ödemek için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | لكنني أصرّ أن أدفع مقابل عملك |
| Charles bunu gerçek alıcısına teslim etmem için ısrar etti. | Open Subtitles | (تشارلز) أصرّ أن أوصلها لوجهتها الصحيحة. |
| Bu konuda neler bildiğini öğrenmek için Rahip Knapp'ı aradığımda, yüz yüze görüşmemiz için ısrar etti. | Open Subtitles | عندما اتّصلت على الموقّر (ناب) لمعرفة ماذا يعلم عنها، لقد أصرّ أن نتقابل شخصيًّا. |
| Ama babam, onun yerine akıl hastanesine gitmende ısrar etti. | Open Subtitles | لكن أبي أصرّ أن تذهب لتلك المصحه بدلا من ذلك. |
| Best Western'de kalırım dedim Omni Otel'de ısrar etti. | Open Subtitles | اقترحتُ البقاء في فندق (بست وسترن)، لكنّه أصرّ أن يحجز لي في فندق (أومني). |
| Bay Dickinson'la konuşma konusunda ısrarlıyım, efendim. | Open Subtitles | أنا أصرّ أن أتحدث مع السيد (ديكنسن) يا سيدي |
| Bay Dickinson'la konuşma konusunda ısrarlıyım, efendim. | Open Subtitles | أنا أصرّ أن أتحدث مع السيد (ديكنسن) يا سيدي |
| Sizi aramam için ısrar etti. | Open Subtitles | -لقد أصرّ أن أتصلَ بكم |
| Denemeniz için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | أصرّ أن تجربيه |
| Kilise hakkında ne bildiğini öğrenmek için Peder Knapp'i aradığımda yüzyüze görüşmekte ısrar etti. | Open Subtitles | عندما اتّصلت على الموقّر (ناب) لمعرفة ماذا يعلم عنها، لقد أصرّ أن نتقابل شخصيًّا. |
| Bay Dickinson'la konuşma konusunda ısrarlıyım. | Open Subtitles | أنا أصرّ أن أتحدث مع السيد (ديكنسن) |
| Bay Dickinson'la konuşma konusunda ısrarlıyım. | Open Subtitles | أنا أصرّ أن أتحدث مع السيد (ديكنسن) |