| Ama işin zor olan kısmı buradakileri katılmaya ikna etmek olacak. | Open Subtitles | لكن أصعَب جُزء كما تعلمين هوَ إقناع هؤلاء الأشخاص بالتسجيل |
| Ama temizlenmesi en zor çöp bizim kendi ürettiklerimizdir. | Open Subtitles | لكن أصعَب النفايات إزالةً هيَ التي نصنعُها نحن |
| Ben bir aile babasıyım, ve bir aile babası için sevdiklerinin acı çektiğini görmekten daha zor bir şey yoktur. | Open Subtitles | أنا رَجُلُ عائِلَة... . ... و ليسَ أصعَب على رجُل العائِلَة |
| O zaman mahkûmiyet alması daha da zor. | Open Subtitles | إذاً سيكونُ الوصول إلى إدانَة أصعَب |
| Ne olduğunu bilmiyosan daha da zor. | Open Subtitles | أصعَب عـندمـَا لا تَعرف مـَا أنـَت |
| Jessica, Oz'da çalışmanın en zor taraflarından birisi kişiyi işlediği suçtan ayrı tutabilmektir. | Open Subtitles | واحِد من أصعَب الأشياء حولَ العمَل في (أوز) يا (جيسكا) هوَ مُحاولَة فَصل الرجُل عَن جريمتهِ |