| Benimki Irv Manders. Atla. Knoxville'in on mil yakınına götürebilirim sizi. | Open Subtitles | هيا أقفز الآن سوف أضعك على مقربة 10 أميال من نوكسفيلا |
| Şimdi sizi dizime alıp kıçınıza şaplak atmadan önce evine, karına git. | Open Subtitles | اذهب إلى منزلك الآن عند زوجتك قبل أن أضعك على ركبتي وأصفعك |
| Gururum okşandı ve boş kadrom yok dürüst olursam, sizi nasıl kullanabilirim, bilmiyorum. | Open Subtitles | أشعربالإطراء.. ولكن طاقم العمل لديّ مكتمل وبصراحة لا أعرف أين أضعك أنا آسفة |
| Bu şey canımı yakıyor. Beni bu yola sokmak istememiştim... | Open Subtitles | هذا يؤلمني أنا لم أقصد أن أضعك في واجهة الطريق |
| Şimdilik seni köşeye koyacağım, yapmam gereken bir iş var çünkü. | Open Subtitles | سوف أضعك ألآن في ركن ما .حتى أنتهي من المداعبة |
| Beni kimse kafese koyamaz. Ben seni kafese koymak istemiyorum. Seni sevmek istiyorum! | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أضعك في القفص .. أريد أن أحبك |
| Yani başını belaya sokmam için tek gereken bir telefona açıp şunu demem her şeyimi davaya bağışlamayı çok isterdim basit bir serseri tarafından çalınmasaydı eğer Murtaza isimli. | Open Subtitles | إذاً، كل ما سيكلفني لأن أضعك في مأزق ستكون مكالمة هاتفية أخبرهم فيها بكل الأشياء التي وددت أن أعطيهم إياها |
| Boyumdan büyük işe kalkıştım. İyi olacaksın. Seni hoparlöre veriyorum, tatlım. | Open Subtitles | أنا متوتر وقلق جدا سوف تكون بخير سوف أضعك على المكبر يا عزيزي |
| Biliyorsun, normalde seni böyle bir işin içine sokmazdım. Bunu biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم أنني لن أضعك في موقف كهذا أنت تعرف هذا |
| sizi rahatsız edici bir konuma sokmak istemem ama, ...bazı araştırmalar yaptım. | Open Subtitles | لا أقصد أن أضعك في موقف غير مريح, لكني قمت ببعض البحث. |
| Efendim, iş birliği yapmazsanız, sizi gözaltına almak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | يا سيد إن لم تتعاون أخشى أن أضعك رهن الاعتقال |
| sizi bez parçalarını düşünüyorken hipnotize etmek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أضعك تحت هذا التأثير الآن أثناء تفكيرك في قطع القماش تلك |
| Size celp çıkarabilirim. sizi tanık kürsüsüne çıkartabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أستدعيك بأمر المحكمة وأنت تعلمين ذلك أستطيع أن أضعك على منصة الشهود |
| Bay Cummings, sizi listeden uzak tutmanın iyi olacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرنى السيد كامينجز أنّه من أفضل الّلا أضعك على قائمة الزوار |
| sizi 4 gün içinde buraya geri getirtebilirim... | Open Subtitles | يمكنني أن أضعك في الطائرة خلال 4 أيام ولكن أولا.. |
| Gerçekten mi? Bugün sizi tabutlarımdan birine sokmak için ne yapmam gerekiyor? | Open Subtitles | ماذا ينبغي أن أفعل لكي أضعك بواحد من توابيتي اليوم؟ |
| İsterseniz sizi yedek listesine yazabilirim. | Open Subtitles | يمكن أن أضعك في قائمة المستعدين للسفر كبدلاء لو أنك تريد ذلك |
| Genel anestezi yapıp burun boşluğunun içine koyacağım. | Open Subtitles | أضعك تحت التخدير العام ومن ثم سوف أضع تلك في جيوبك الأنفية |
| Seni gece vardiyasına koymadım, Kathy. | Open Subtitles | لم أضعك في المناوبة الليلية كاثي |
| - Evet, şey, eğer ikisi açılırsa, seni bekleyenler listesine eklerim. | Open Subtitles | حسناً من الممكن أن أضعك في قائمة الانتظار و انظري إلى هذا |