| Artı vurulmuştu, bir an önce gidip yarasını tedavi etmek istemiştir. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك ، بأنه مجروح أراد أن يذهب ويعالج جراحه |
| Hazırlama esnasında, biraz kimyon ilave edin böylece ekmek çok daha lezzetli olur. | Open Subtitles | أثناء التحضير، أضف بعض الكراوية لكي يصير الخبز أكثر لذة |
| Her ne düşünüyorsan, üzerine parayı da ekle, çünkü ben... | Open Subtitles | أيّاً كان ما تفكر به أضف مالاً لذلك... لأن ذلك... |
| Buna boynunun ve başının uzunluğunu da eklersek, elimizde, 60 santimden daha kısa olmayan, dahası kuyruğu da varsa daha da uzun bir yaratık var. | Open Subtitles | أضف إلى هذا طول الرقبة والرأس لديك مخلوق طوله ليس بأقل من قدمين أو أطول إن إمتلك ذيلاً |
| Bir kutuya bir kedi koy, bir kutu zehirli gaz ekle ... gaz bir radyoaktif atomun çözünmesi ... ile harekete geçiyor olsun, ve kutuyu kapat. | Open Subtitles | ضع قطة في صندوق أضف علبة غاز سام منشط بمواد مشعة واغلق الصندوق |
| Buna cinayetler arasında mola vermemesini de ekleyince onu yakalamak zor olacak diyebilirim. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك، عدم وجود فترة هدوء بين جرائمه لن يكون سهلاً إستباق خطواته |
| Verilen kötü kararları ve taytı da eklersen 80'lerdeki halim. | Open Subtitles | أضف سوء تقدير و ثوب راقص و كانت هذة أنا فى الثمانينات |
| Biraz ketamin eklersin kafan bir milyon olur. | Open Subtitles | فقط أضف بعض "الكيتامين" ستصل إلى المطلوب بسرعة كبيرة |
| Aracını saklaması ve giyinmesini de hesaba katarak birkaç dakika daha ekle. | Open Subtitles | أضف بضعة دقائق له ليستدير و يقوم بأخفاء آثاره |
| Kan kaybı ve yaralarının yol açtığı yönelim bozukluğu da eklenince sanrı görmemesi için hiçbir neden kalmıyor. | Open Subtitles | لتملئ الفراغات و التناقضات أضف لذلك التخبط المتسبب بفقدانهُ للدماء و إصابتهُ |
| Artı, asgari ücretle çalışacak. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك ، أنه . سيعمل على الحد الأدنى من الأجر |
| Artı, New York'taki bazı ahmaklar yanlış olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أضف الى ذلك أن هناك بعض الغرباء يروجون اشياء مزعجة |
| Sonra sodyum nitrat koyup talaş ilave edersen dinamit elde edersin. | Open Subtitles | ثم أضف نترات الصوديوم مع النشاره يصبح لديك ديناميت |
| Biraz kırmızı biber ilave et, ama dikkatli ol. | Open Subtitles | أضف بعض الفلفل الأحمر ولكن يجب أن تكون حذراً معه |
| Evet, bu adamla uyuşmayan şeylerin olduğu listeye bunu da ekle. | Open Subtitles | أجل، أضف ذلك لقائمة الأمور عن هذا الرجل التي لا تتوافق مع بعض. |
| - Mevcut bela listemize bunu da ekle, Alex. | Open Subtitles | أضف ذلك لعاصفة الأهوال التي تحيط بنا , أليكس |
| Aşı ve doktor için de gerekeni eklersek hedefimiz 1500 dolar toplamak. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك ثمن اللقاح وأجرة الطبيب برأيي أن المبلغ سيكون ألف وخمسمئة دولار، سأدفع خمسمئة |
| Zorla giriş olmamasını da eklersek yastıkları sesi azaltmak için kullandığını sanmıyorum. | Open Subtitles | تعرف أضف ذلك لعدم وجود اقتحام لا أظن ان الوسائد استخدمت لتخفيف الصوت |
| Yıkanacakları koy, deterjan ekle, programı seçip çalıştır tamam. | Open Subtitles | ضع ما تُريد غسله. أضف مادة مُنظفة، اختر نوع الغسيل، |
| Bu tek başına bir şey ifade etmiyor, ama kimsenin hırsızın aynada yansımasını görememesini de ekleyince. | Open Subtitles | الآن، هي بحد ذاتها ليست هامة لكن أضف لذلك حقيقة أنه لم يبلغ أحد عن رؤية انعكاس اللص على مرآة |
| Çok süt eklersen, tadı yine kahveye benzer. | Open Subtitles | أضف كثيرًا من الحليب، مازال هناك مذاق قهوة |
| Bu öğleden sonraki basın açıklamasına eklersin. | Open Subtitles | أضف هذا إلى التصريح الصحفي لعصر اليوم |
| Buna oda, yemek ve bir kaç ıvır zıvır daha ekle. | Open Subtitles | أضف إلى ذالك تكلفة الغرفة و البوفيه و الأمور الأخرى |
| Buna yasadışı tek taraflı iletişim de eklenince sizi buraya mesai saatinde getirmeye yeterli olacaktır. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك التواصل الممنوع والمغرض، ربما لدي ما يكفي لأعيدك إلى هناك، لترى المكان أثناء ساعات العمل |
| Birkaç ülke daha ekleyin ve işte size yeni iklim domino etkisi. | TED | أضف القليل من البلدان الأضافية وسوف نحصل على تأثير الدومينو المناخي الجديد. |
| ek olarak, ordu, Batı Kızılderilileri'nin rezervasyonlardan çıkmasını yasaklayan emirler yayınladı. | TED | أضف على ذلك القوانين العسكرية التي تمنع السكان الأصليين الغربيين من مغادرة محمياتهم. |