| yemek yapmayı hiç bilmiyorum ama insan aşık olunca çılgınca şeyler yapıyor! | Open Subtitles | لا أطهو في العادة، ولكن حينما يحب المرء فهو يقوم بأمور جنونية |
| Dün arka odada yemek yapıyordum ve elektrikli ocak ateş aldı. | Open Subtitles | كنت أطهو في الغرفة الخلفية الليلة الماضية والموقد تسبب في حريق |
| Ben yemek yapıyorum, ama temizliğin fazlasını o yapıyor. | TED | أطهو الطعام ولكنه يقوم بأعمال النظافة أكثر مني. |
| Domates ve fesleğenli makarna pişiriyorum, biraz alır mısınız? | Open Subtitles | الطماطم والريحان، أنني أطهو بعض الباستيا، تعال وشاركني |
| Evde aşçı benim ve et pişirmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا التي أطهو، وأنا لا أريد أن أطهو اللحم |
| Ben güzel yemek yaparım. Belki bir gün sana bir şeyler pişiririm. | Open Subtitles | أظن ذلك جيدا ربما يوما ما أطهو لك شيئا لتأكله |
| Sıcak bir plaka üzerinde her şeyi pişirebilirim. | Open Subtitles | أجل، تعرف أستطيع أن أطهو أي شيء على السخان |
| Ben hep böyle, çok kişiye göre yemek yaparım, çünkü yemek yapmayı büyük bir restoranda öğrendim. | Open Subtitles | دائمًا ما أطهو وجبات كبيرّة، لأنني تعلمتُ الطهو بمطعم كبير. |
| 50 çocuk ve 10 isçi için yemek yapacağım. - Kampçılar şehirli çocuklar olacak. | Open Subtitles | سوف أطهو لـ50 طفل و10 موظفين أغلب المخيمون سيكونوا من الحضر. |
| Ben gerçekten eve dönmeliyim. yemek yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا حقاً يجب ان أعود إلى المنزل يجب أن أطهو العشاء |
| Aslında, yıkanılmak hoşuma gidiyor, ama neden kendim yemek pişirmeyeyim, giyinmeyeyim, arkamı kendim silmeyeyim. | Open Subtitles | في الواقع , أستمتع بالاستحمام لكن أحبّ أن أطهو لنفسي,وأرتدي ملابسي بنفسي, وأمسح مؤخرتي |
| Evet. Bu evde yaptığım ilk yemek. Artık ev işlerinden anlıyorum. | Open Subtitles | ها قد تناولنا تواً أول وجبة مطهوة فى المنزل أصبحت أطهو بنفسى الآن |
| Kocama doğruları söyleyeceksem büyük bir yemek hazırlarım. | Open Subtitles | عندما أضطر لاخبار زوجي بالحقيقة، أطهو له طبقاً لذيذاً كبيراً. |
| - Ben biftek pişiriyorum. | Open Subtitles | أنا أطهو شرائح اللحم أنا ألعب بألعاب الفيديو |
| Puddy'e teşekkür için birşeyler pişiriyorum. | Open Subtitles | أطهو وجبة بسيطة عرفاناً لـ بودي. |
| Bu benim 'an'ım. Uyuşturucu pişirmek için doğmuşum ben. | Open Subtitles | هذه هي لحظتي المميزة ولدت كي أطهو المخدرات |
| Burada çalışmak istiyorum çünkü seninle birlikte yemek pişirmek bir şereftir ama istenildiğim başka bir yerde çalışmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أريد العمل هنا لأنه شرف لي أن أطهو معك لكنني أفضل العمل بمكان حيث يكون مرحباً بي |
| Harika hindi pişiririm. | Open Subtitles | أنا أطهو ديك رومي رائِع |
| Büyük taze bir balık pişirebilirim. | Open Subtitles | أطهو هذه السمكة الجميلة الطازجة الكبيرة |
| - Dinle. Belki bana gelmek istersin. Sana akşam yemeği yaparım. | Open Subtitles | اسمع ، أود أن أعرف لو أنك ترغب فى الحضور عندى حيث يمكننى أن أطهو العشاء |
| Sana biraz fiyonk makarna pişirmemi ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين مني أن أطهو لكِ قليل من المعكرونه ؟ |
| Yime Boksıç diye sahte isim mi olur? | Open Subtitles | أي نوع من الأسماء المزيفة يكون "أطهو غوط"؟ |
| John Cage'in müziğini düzenlediğim bir an yaşadım. Birkaç ay önceydi, ocağın önündeydim ve mercimek pişiriyordum. | TED | الآن، كان لي لحظة خاصة، دعنا نقول، تعديل لجون كيج منذ عدة أشهر عندما كنت واقفة أمام الموقد أطهو شربة العدس. |