| Sadece, Sanırım bu tek başıma yapmam gereken bir şey. | Open Subtitles | فقط، أظن أن ذلك شيءٌ ما أريد أن أفعله بنفسي |
| Ve ayrıca... Sanırım bu benim için de iyi olacak. | Open Subtitles | و بالإضافة لذلك أظن أن ذلك سيكون جيدا لي أيضا |
| Sanırım bu durum hayatında çok fazla sıkıntıya sebep oldu. | Open Subtitles | أظن أن ذلك سبّب له الكثير من العذاب في حياتي، تعلم. |
| Bence o adam olabildiğince namussuzdu. | Open Subtitles | أظن أن ذلك الرجل فاسد مثل جميع المسئولين |
| Bence, bu turne giderek daha iyi olacak anlamına geliyor. | Open Subtitles | لذا أظن أن ذلك يعني أن الجولة ستتحسن أكثر فأكثر. |
| Sanırım suç ortağı aptal değilmiş. | Open Subtitles | أظن أن ذلك الشريك ليس بأحمق. |
| Muhtemelen parayı geri vermezler ama bunun önemli olduğunu sanmıyorum. Sadece... | Open Subtitles | في الغالب لن يعيدوا لك مالك لكن أظن أن ذلك لا يهم |
| Sanırım bu, avcının sadece bir katil olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | أظن أن ذلك يعني أن المبيدة مجرد قاتلة بعد كلٍ ذلك |
| Projede bir tek sen varsın - Sanırım bu seni ekip lideri yapıyor. | Open Subtitles | حسناً أنت الوحيد بالمشروع أظن أن ذلك يجعلك رئيس الفريق. تفضل. |
| Sanırım bu mantıklı. | Open Subtitles | أظن أن ذلك منطقي رجل واحد لا يمكنه القيام بهذا، لقد حصل على مساعدة |
| Sanırım bu ona kendini iyi hissettiriyordu. | Open Subtitles | أظن أن ذلك كان لكي يجعل نفسه يشعر يشكل أفضل فقط |
| Sanırım bu bana kurtlarımı dökme hakkını veriyor, adamım. | Open Subtitles | أظن أن ذلك يؤهلني لأزيح بعض الهموم عن أكتافي يا رجل |
| Sanırım bu sabah ki ölümcül hareketlerini açıklıyor. | Open Subtitles | أظن أن ذلك يفسر لقاءنا الخطير صباح اليوم |
| Sanırım bu yüzden ilk tanıştığımızda sana o kadar kötü davrandım. | Open Subtitles | أظن أن ذلك هو السبب الذي جعلني أعاملك .بشكل لئيم عندما إلتقيتك أول مرة |
| Bence o adam biraz kaçıktı. | Open Subtitles | أظن أن ذلك الرجل كان مجنون جزئياً |
| Bence o adam biraz kaçıktı. | Open Subtitles | أظن أن ذلك الرجل كان مجنون جزئياً |
| Bence o renk sana hiç gitmez. | Open Subtitles | لا أظن أن ذلك اللون هو الأحسن لكي |
| - Bence bu iyi bir fikir değil. - Fikir vermen için para almıyorsun. | Open Subtitles | لا أظن أن ذلك من الحكمة لست تتلقى راتباً لتظن |
| İkazda bulunmalarına rağmen, Bence bu adil değildi. | Open Subtitles | لازلتُ أظن أن ذلك ليس عادلاً على الرغم من إعطائهم لتحذير لي |
| Bence bu Natalie ve Bob'dan öncesine dayanıyor. | Open Subtitles | في الواقع أظن أن ذلك يتجاوز بوب و ناتالي |
| Sanırım suç ortağı aptal değilmiş. | Open Subtitles | أظن أن ذلك الشريك ليس بأحمق. |
| Muhtemelen parayı geri vermezler ama bunun önemli olduğunu sanmıyorum. Sadece... | Open Subtitles | في الغالب لن يعيدوا لك مالك لكن أظن أن ذلك لا يهم |