| Ben hayatta kaldım ve bu beni hikayemle birlikte bırakıyor ve hikayem şu şekilde: Dört basit kelime ile: Depresyon nedeniyle acı çekiyorum. | TED | أنا على قيد الحياة، و معي قصّتي الخاصة بي، و هي كالآتي: باختصار شديد، فأنا أعاني من الإكتئاب. |
| Ben dün de dahil son 30 yıldır acı çekiyorum. | Open Subtitles | أنا أعاني طوال 30 سنة سابقة إلى الآن بما فيها البارحة. |
| Dikkat eksikliği yüzünden okulda zor zamanlarım oldu ve bunu yaklaşık 30 yıldır yaşıyorum | TED | كانت أيامي في المدرسة صعبة وأنا أعاني من اضطراب نقص الانتباه وقد حصلت الآن على درجة الدكتوراه |
| Keşke altında olduğum baskıyı görebilmen için kendini Benim yerime koyabilsen. | Open Subtitles | أتمنى لو تضعين نفسك في مكاني لتري الضغط الذي أعاني منه |
| Hala, şu an çok zor bir zaman geçiriyorum. Sonra konuşalım. | Open Subtitles | عمّتي، أنا أعاني من وقت صعب الآن، لنتحدث لاحقاً |
| Her ne kadar görme sorunum olsa da yemeğimdeki parmak izlerini görebiliyorum. | Open Subtitles | أعاني من مشاكل في رؤية الكتابة ولكن لازلت أرى كفك على طعامي |
| Sanırım, bir şekilde, bu projeyi başlatma sebebim, o zamanlar bilmesem bile, kendi sırlarımla mücadele ediyor oluşumdu. | TED | أظن أنه بطريقة ما، السبب الذي جعلني أبدأ المشروع، رغم أنني لم أعرفه آنذاك، كان لأنه كنت أعاني مع أسراري الخاصة. |
| Ve olay annemin ölümüne geldiğinde... geçen hafta bunu atlatmakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | توفيت والدتي منذ أسبوع و أعاني من صعوبات في تجاوز ألامر |
| Yıldızları yakan ilk göz olmaktan acı çekiyorum. | Open Subtitles | أعاني من النظرة الأولى التي أضرمت النار في النجوم |
| Ben burada oturmuş kanser yüzünden acı çekiyorum ve senin o küçük merdivenlerden çıkman gerekti. | Open Subtitles | مسافة طويلة لقطعها أنا هنا أعاني من السرطان وأنت اضطررت لصعود أدراج صغيرة. |
| Çünkü benden çok uzaktasın ve daha şimdiden çok acı çekiyorum. | Open Subtitles | لأنكِ بعيدة عني كثيرًا و أنا أعاني بما يكفي بالفعل |
| Ancak yemek dışında başka bir şeye de aç değil misiniz Sahip? Aslında son zamanlarda bu bölümde biraz sıkıntı yaşıyorum. | Open Subtitles | عدا أن تكون جائع لشئ غير الطعام سيدي بالواقع , كُنت أعاني من المشاكل في هذا العضو مؤخرًا |
| İnceden bir inanç sorunu yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعاني من أزمة في الإيمان للتوضيح ببساطة, أنا لا أستطيع الكتابة |
| Son zamanlarda çok problem yaşıyorum. | Open Subtitles | لقد كنتُ أعاني الكثير من المشاكل في الآونة الأخيرة آسف لسماع ذلك |
| Sonra öğretmen beni kenara çekti, Benim içki problemim olduğunu düşünmüştü. | Open Subtitles | وقامت المعلمة باستبعادي لأنها ظنت أني أعاني من مشاكل في الشرب |
| İşte Benim sorunum da yakınlaştığım kişiyle arada kalmakla ilgili. | Open Subtitles | هذا ما أعاني بشأن المنطقة المحيرة أثناء الأقتراب من إحداهن. |
| Ani gelen, önüne geçilmez uyku nöbetleri mi geçiriyorum? | Open Subtitles | أنا أعاني من النوم العميق الغير قابل للتحكم و ما هو المرض الآخر؟ |
| Bu sabah kalp krizi geçiriyorum sandım. | Open Subtitles | صباح اليوم ظننت بأني أعاني من نوبه قلبيه |
| mücadele ettiğim soru işte bu Çok farklı bakış açımdan gelen | TED | هذا هو السؤال الذي لازلت أعاني منه يأتيني من وجهة نظري المختلفة تماماً |
| Bir cevap bulmakta zorlanıyorum... ki bu da kardeşlerimle ne kadar yakın olduğumuzu düşünürsek tuhaf. | Open Subtitles | أنا أعاني من وقت صعب بإيجاد جواب و هذا غريب بإعتبار كم أنا قريبة من شقيقاتي ، تعلمين ؟ |
| Birkaç yıl önce üretkenlik takıntım öyle kötü bir hal aldı ki beni aşırı korkutan bir tükenmişlik yaşadım. | TED | قبل عدة سنوات، وصل هوَسي بالإنتاجية إلى أقصاه، لدرجة أنني كنتُ أعاني من حالة من الاحتراق الوظيفي أخافتني بشدة. |
| Keşke gelebilseydim ama belirsiz bir Agorafobi hastasıyım. | Open Subtitles | ليتني أستطيع المجيئ ولكني أعاني من رهاب الخلاء |
| Burada olsaydı onu ne kadar sevdiğimi, ne kadar Acı çektiğimi mutlaka bilirdi. | Open Subtitles | ..لو هي معنا، ستعرف ..كم أحببتها، وكم كنت أعاني أنا واثق أنها ستعرف |
| Resimde yanlış bir şey olduğuna inanmaktansa, bende bir hata olduğuna inanarak, kendimi suçlu ve mutsuz hissediyorum. | TED | أحس بالذنب وعدم الرضى عن نفسي بدلاً من أن افكر بأن هناك شيئاً غير مرض باللوحة أفكر بأنني أعاني من خطب ما |