| Üzgünüm, üzgünüm. Ben sadece ödünç aldığım şeyleri geri koyuyordum. | Open Subtitles | آسفه, آسفه فقط كنت أخذ اشيائي التي أعرتها |
| Arabamı ona ödünç verdim ve o arabayı her çeşit pislikle dolduracak... | Open Subtitles | أرأيت؟ أعرتها سيارتي --وسوف تملئها بشتى أنواع |
| Arabanın sana ait olmadığını, yada birine ödünç verdiğini yada çalındığını ispatlamadıkça bu bir şeyi değiştirmez | Open Subtitles | أقصد ، إلا أذا أمكنك أن تثبت بما لا يدع مجالا للشك أنّ السّيّارة لم تكن في حيازتك أنك قد أعرتها لشخص ما ، أو ربما تكون قد سرقت |
| Imogene, sana ödünç verdiğim o Cartier küpeleri almak için uğramıştım. | Open Subtitles | إيموجين), أنا مررت فقط لأخذ) أقراط (كارتير) تلك التي أعرتها لكِ |
| Eve, elinde ona verdiğim dergiyle geldi. | Open Subtitles | لقد وصلت إلى البيت و تحمل المجلّة التي أعرتها لها |
| Kahretsin, pompamı arkadaşıma ödünç vermiştim, lanet olsun. | Open Subtitles | تباً، لقد أعرتها لصديقي، اللعنة |
| O bilgisayarı birlikteliğimizin başında ona ödünç vermiştim. | Open Subtitles | لقد أعرتها هذا الحاسوب في بداية عملنا |
| Randevumuz olduğu halde ödünç mü verdin? Neden? | Open Subtitles | أعرتها ونحن بيننا موعد لماذا؟ |
| Yemin ederim, sadece ödünç aldıklarım. | Open Subtitles | أقسم فقط الأشياء التي أعرتها |
| Aibileen, geçen hafta Elizabeth'e ödünç verdiğim gümüş. | Open Subtitles | (آيبلين)، الفضة التي أعرتها (إليزابيث) الأسبوع الماضي. |
| Sen de karşılığında erkekliğini mi ödünç verdin? | Open Subtitles | -أكان ذلك حين أعرتها رجولتك؟ -اترك الصندوق اللعين فحسب . |
| Arabam bende değildi. ödünç vermek zorunda kaldım... | Open Subtitles | سيارتي ليست معي ...لقد أعرتها |
| - Birisine ödünç mü verdin? | Open Subtitles | -هل أعرتها لأحدهم ؟ |
| Kandi'ye ödünç verdim. | Open Subtitles | "أعرتها لـ"كاندي |
| Bu gece için Benedetta onu bana ödünç verdi. | Open Subtitles | من أجل الليلة، أعرتها من(بنتديتي) |
| Açıkçası, ben sadece Lily'ye ödünç verdiğim Blu-Ray'leri almaya gelmiştim. | Open Subtitles | بصراحة, إن سبب مجيئي هو أخذ... اسطوانات "البلو-راي" تلك... التي أعرتها لـ(ليلي). |