| - Affedersin? Evin etrafını sarın ve bana bir dakika verin. | Open Subtitles | أعطوني دقيقة, حوطوا المنزل, اطلقوا نيران على النوافذ, إجعلونا نشعر بالحرارة |
| Hazır başlamışken olanları unutmam için bana bir sebep de verin. | Open Subtitles | و بينمـا تنسحبون أعطوني سببـا لأنسى أن هذا لم يحصل أبدا |
| Dostlar, Romalılar, yurttaşlar, kulak verin bana! | Open Subtitles | أيها الأصدقاء، أيها الرومان، يا رجال الدولة، أعطوني أسماعكم |
| Filmin geri kalanını ve diğer makineni de ver. | Open Subtitles | أعطوني بقية الفيلم والكاميرا الأخرى أيضا. |
| Hatta, uh, bugün onları sette görmek, Ginuwine'ın videosu için bana fikir verdi. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد رأيتهم على المجموعة هناك اليوم وقد أعطوني فكرة لفيديو جنيويني |
| Demek ki şeker değil, ilaç vermişler gerçekten. | Open Subtitles | مما يعني أنهم أعطوني عقار بالفعل وليس حلوى |
| Senin gibi birine kimliğimi açıklamam gerekirse diye vermişlerdi bana | Open Subtitles | قد أعطوني إيّاها في حال اضطررت لتفسير موقفي لشخص مثلك |
| Bana bir şans verin, siz saldırmadan önce içeri sızıp onu çıkarayım. | Open Subtitles | أعطوني فرصة لأتسلل إلى الداخل و أخرجها قبل الهجوم |
| "Bana Clouseau'yu verin ve yataklarınızda huzur içinde uyuyun" | Open Subtitles | أعطوني كلوزو ونستطيع جميعنا أن ننام ونحن مطمئنَين |
| Dinleyin! Künyelerinizi... çıkartın ve bana verin. | Open Subtitles | إسمعوا ، صفيحات كلبية إنزعوها ، أعطوني إياها |
| Şimdi değil! Bana alet verin. | Open Subtitles | لا لا لا ليس الآن أعطوني بعض الأدوات أي شيئ |
| Belki biraz fazla ateşli konuştum ama bir mola verin daha yeni aldık. | Open Subtitles | ربما أنا متحمس قليلا لكن أعطوني أستراحه, أنا فقط أشتري |
| - Bana bilgi verin. - Sayın Başkan Yardımcısı, bu taraftan. - Basını uzak tutuyoruz. | Open Subtitles | أعطوني التحديثات سيدتي نائبة الرئيس، من هنا لنبتعد عن رجال الصحافة |
| Bana güzel bir istihbarat verin ve bu iş bitsin. | Open Subtitles | أعطوني معلومة واحدة فقط وسينتهي الأمر هُنا. |
| Ne demişler ? ""Bana bir kaldıraç ver Dünyayı yerinden oynatayım"" | Open Subtitles | لقد قال رجل من قبل أعطوني رافعة ذات حجم مناسب و سأقوم بتحريك العالم |
| Ve 17. doğum günümde hız tutkumu bilen ailem bana bir sürüş dersi verdi hediye olarak. | TED | و في عيد ميلادي السابع عشر، والدي، بمعرفتهم حبي للسرعة، أعطوني درسا واحداً في القيادة لعيد ميلادي السابع عشر. |
| Anlayacağın Blake, hastanenin hatasıydı çünkü annene vermeleri gereken odayı bana vermişler. | Open Subtitles | أرأيت يا بلايك؟ كانت غلطة المستشفى نوعًا ما لأنهم أعطوني الغرفة التي كان يفترض أن تأخذها أمك |
| Bu üniformanın bende olması bile mantıksız bende kalması için özel icazet vermişlerdi. | Open Subtitles | لا يفترض ان أحتفظ بذلك بعد الآن. لقد أعطوني ترخيص خاص لأحتفظ به. |
| Fakülteden Connecticut'taki numaranı aldım. | Open Subtitles | آمل بأنّك غير منزعج فقسم الإنجليزي أعطوني رقمك في كونيتيكت |
| Bu hukuk bürosundan bana verdikleri telefon. | Open Subtitles | انه الهاتف الذي أعطوني اياه في شركة المحاماة |
| Deneysel bir tasarım olduğundan istediğimi yapmama izin veriyorlar. | Open Subtitles | ،لقد أعطوني الصلاحية الكاملة .لذا، صممتُ شيئاً أساسي |
| - Pekâlâ bayanlar, telefonları alayım. | Open Subtitles | حسناً ، أيها السيدات أعطوني هواتفكم ، الآن |
| Bizim eve gelip soru soran adamlar var ya bunu bana verdiler. | Open Subtitles | الاشخاص الذين أتوا وسألوني عنك لقد أعطوني هذه |
| Bana izin verir misiniz, baylar. Bana ihtiyacınız olursa arayabilirsiniz. | Open Subtitles | الآن، أرجوا المعذرة أيها السادة إذا كنتم تحتاجوني، أعطوني مكالمة. |
| Tamam, söyleyin. Yüzüme karşı söyleyin! | Open Subtitles | حسنا , هيا أعطوني ما لديكم , قولوه في وجهي |
| Böylece onlarla temasa başladım... ...çünkü aslında bunu yapmam için bana izin verdiler... ...ve ben "Oraya gelmek ve neler bulduğumuz anlatmak istiyoruz. | TED | لذا بدأت التواصل معهم -- لأنهم هم في الواقع من أعطوني تصريحاً لأقوم بكل ذلك -- و قلت، "أود أن آتي و أخبركم عما إكتشفنا." |