| Onu sevdim. Ona hep verdim... Ona bir sürü ıvır zıvır verdin baba. | Open Subtitles | لقد أحببتها و أعطيتها كل شئ أشياءا يا ابى ، أعطيتها أشياءا |
| Onu sevdim. Ona hep verdim... Ona bir sürü ıvır zıvır verdin baba. | Open Subtitles | لقد أحببتها و أعطيتها كل شئ أشياءا يا ابى ، أعطيتها أشياءا |
| Ayrıca Z Özel Biriminin, verdiğim resimleri görmezden gelmesi de. | Open Subtitles | كذلك تجاهل لجنة تقييم تهديدات الزائرين للصور التي أعطيتها لهم |
| Sadece sana verdiğim, onaylı arkadaş listesindekilerle konuşacağın konusunda anlaştığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | لقد اتفقنا أنك ستتحدث فقط مع قائمة الأصدقاء التى أعطيتها لك |
| Kumral, zayıftı. Titriyordu. Battaniye vermiştim. | Open Subtitles | كنت نحيلة وشعرها أسود وكانت ترتجف وقد أعطيتها بطانية |
| Bana verdiğin bir liste fikirden sonra tüm sezon kötü oynasan umurumda olmaz. | Open Subtitles | بعد لائحة الأفكار التي أعطيتها لي لا أهتم لو أضعت لنا الموسم بأكمله |
| Kızı bana verdin, kılına zarar gelmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أنت أعطيتها لى وأنا لا أريد أى ضرر لها لا يمكننى متابعتها كل دقيقة |
| O zaman neden anahtarlarını verdin, pislik? | Open Subtitles | إذن لماذا أعطيتها المفاتيح أيها الأحمق ؟ |
| -Bir keresinde 1000 dolar verdin. -Yanında bir adam var mıydı? | Open Subtitles | ـ لقد أعطيتها ألف دولار , مرة من المرات ـ هل كان هناك رجل معها ؟ |
| -Bir keresinde 1000 dolar verdin. -Yanında bir adam var mıydı? | Open Subtitles | ـ لقد أعطيتها ألف دولار , مرة من المرات ـ هل كان هناك رجل معها ؟ |
| Buzdolabında karımın bu yüzüğü verdiğim kadının bir resmi var. | Open Subtitles | هناك صورة لزوجتي المرأة التي أعطيتها هذا الخاتم على برادك |
| Ona fotoğrafları verdiğim gün en küçük oğlunun 14. doğum günüydü. | TED | واليوم الذي أعطيتها فيه الصور صدف أنه عيد ميلاد ابنها الأصغر ذي ال14 ربيعا. |
| Doğruların tek karar mercii sizlersiniz ve size verdiğim yetkilere dayanarak yegâne göreviniz sanığın suçunu ya da masumiyetini belirlemektir. | Open Subtitles | أنت القضاة الحصريون للحقائق وبموجب التعليمات التي أعطيتها اليكم أنه واجبكم وواجبكم وحدكم لتحديد الذنب او براءه المتهم |
| Öldürülmeden 2 hafta önce onun 16 yaş şerefine bir parti vermiştim. | Open Subtitles | قبل أسبوعين من مقتلها أعطيتها هدية بداية المراهقة |
| Çok hoş. Ama durması için ona şans vermiştim ve o, kabul etmedi. | Open Subtitles | ولكنني أعطيتها فُرصة للتوقّف وهي لم تستغلّ تلك الفُرصة |
| Bu saat, bana verdiğin günden beri, bir saniye bile geri kalmadı. | Open Subtitles | هذه الساعه لا تتأخر ثانيه .منذ اليوم الذي أعطيتها لي |
| - Ona, Faslı bir bakanın size verdiği altın bir kutuyu verdiniz. - Neden bahsettiğini bilmiyorum. | Open Subtitles | أعطيتها الصندوق الذهبي الذي اعطاك اياه وزير خارجية |
| O halde son olarak polise verdiğiniz... detaylı ifade... yanlıştır. | Open Subtitles | حسناً إذاً الإفادة الثانية التى أعطيتها للشرطة كانت غير صحيحة؟ |
| Cimri piç. Bozukluklarımı bana geri vermiş. | Open Subtitles | الملعون الرخيص أعاد لى الفكة التى أعطيتها له |
| 240 poundluk birine göre vermişsin. | Open Subtitles | أعطيتها كمية معادلة لرجل يزن 240 بــاوند. |
| Onu, verebileceğim asla akıllarına gelmeyecek olan tek kişiye vermeliydim. | Open Subtitles | أعطيتها إلى الشخص الوحيد الذي لن يظنوا أنني أعطيتها له |
| Cüzdanı kendisinin bulduğunu söyleyip bana verdi. Ben de ona 100 dolar verdim. | Open Subtitles | لقد قالت أنها وجدت المحفظة وأعطتني إياها وأنا أعطيتها 100 دولار |
| Yüz bin dolardan daha değerli bir peni verdiğimi de unutmayalım. | Open Subtitles | عدا عن أنني أعطيتها بنساً تزيد قيمته عن المئة ألف دولار |
| Hapları senin verdiğini söyledim çünkü başımın belaya girmesini istemiyordum. | Open Subtitles | أخبرتها أنكِ أعطيتها لي لأنني لم أود الوقوع في مشاكل |
| Pekala, bilimsel metotlar eğer ona bir şans verirsen her zaman işe yarar. | Open Subtitles | جيد ، حسنا إذا الطريقة العلمية تعمل من حين لآخر إذا أعطيتها فرصة |
| Onun saçını kestim, giysilerimi ve parfümümü ona verdim. | Open Subtitles | أعطيتها قصة شعري، وأعطيتها ملابسي وعطري. |
| Onu özgür bıraktım ama aile şerefini korumasını da öğrettim. | Open Subtitles | لقد أعطيتها الحرية و لكننى علمتها ألا تلوث شرف عائلتها أبدا |