| Bu masaya doğru bakıyorum, tek gördüğüm beyaz Bayraklar. | Open Subtitles | أنظر أسفل هذه المنضدة، كل ماأرى أعلام بيضاء. |
| Hava saldırısı sırasında, çocuklar, patlamamış yangına çıkaran bombaların yerlerini belirlemek için beyaz Bayraklar yerleştiriyordu. | Open Subtitles | خلال المداهمات, لاطفال أُعطوا أعلام بيضاء ليعلموا مواقع |
| Hatta, ülke bayrakları uslu durmaya meyilliler. | TED | في الحقيقة فإن أعلام الدول تميل إلى التصرف. |
| Yani, Dünya Şampiyonası'nda hepimiz gördük. Nasıl da her yer birdenbire Almanya bayrakları ile dolup taştı. | Open Subtitles | شاهدنا ذلك خلال نهائيات كأس العالم كانت هناك أعلام المانيه في كل مكان. |
| Her bir astronot, kişisel eşyalarının arasında yaklaşık on tane ipek bayrak taşıdı. | TED | حمل كل من رواد الفضاء حوالي عشرة أعلام من الحرير في حقائبهم الشخصية. |
| Amerika Birleşik Devletleri bayrağı. Artık Amerikalı oldunuz. | Open Subtitles | أعلام الولايات المتحدة الأمريكية أنت أمريكي اليوم |
| Ama altı bayraklı Atlantis'ten daha büyük olamaz. | Open Subtitles | و لكن لا يمكن أن تكون أكبر من ستة أعلام لأتلانتس. أوه , إنه كذلك , إنه كذلك. |
| Çember halinde düzenlenen masalar, neşe veren bir sürü bayrak ya da iki sıra halinde masaların kenarından asılmış Bayraklar. | Open Subtitles | طاولات مرتبة بدوائر مع رايات جميلة. أو أعلام معلقة بجانب الطاولات بصفين متواليان؟ |
| #Bayraklar sallanıyor.# | Open Subtitles | ¶ الصيحة، الصيحة Sweethaven ¶ أعلام وWAVIN ' |
| Onları eve dönüşlerinde karşılayacak... bandolar, Bayraklar, onur bekçileri yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك فرق , لا أعلام... لا وجود لحرس شرف يرحّبوا بعودتهم. |
| Onları eve dönüşlerinde karşılayacak... bandolar, Bayraklar, onur bekçileri yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك فرق , لا أعلام... لا وجود لحرس شرف يرحّبوا بعودتهم. |
| Onlar kırmızı Bayraklar. | TED | إنها أعلام حمراء. |
| Pistteki sürücüler, uyarı bayrakları kaldırıldı. | Open Subtitles | جميع السائقين في الحلبة. تم رفع أعلام الحذر. |
| Katiller her zaman cinayet mahalline geri döner. Soylu bayrakları ve renkleri. | Open Subtitles | القتلة دائما ما يحومون حول مكان جريمتهم أعلام ملكية ملونة |
| Parçalara ayrılan ülke bayrakları ve bundan sorumlu olduğunu düşündüğüm kadın. | Open Subtitles | أعلام البلدان التي تمزّقت أشلاءأً و المرأة التي أحسّ أنها مسؤولة عن ذلك |
| Birlikte yaşamanın ruhu dolayısıyla bugünkü bölümümüzün teması birleşen ülkelerin bayrakları. | Open Subtitles | إذًا بِذكر التعايش موضوع حلقة اليوم هو أعلام منطقتان مختلفتان يجتمعان معًا ليكونوا علم واحد |
| Üç nokta, üç bayrak var. | Open Subtitles | إنه سباق ثلاث أعلام و الأعلام بثلاث مواقع |
| Bu tarafta ne eşcinsellere karşı protesto ne de ateşe verilen gökkuşaklı bayrak var. | Open Subtitles | لا مظاهرات ضد الشذوذ أو أعلام قوس قزح تضرم فيها النار هنا. |
| Üç bayrağı elde eden, nasıl olduğu fark etmez, kazanır. | Open Subtitles | الذي يجمع الثلاث أعلام بأي طريقه كانت يربح |
| Eğer uçağın sol tarafından dışarı bakarsanız çok popüler olan yedi bayraklı Atlantis'i görebilirsiniz. | Open Subtitles | إذا نظرتوا من الجهة اليسارية للطائرة. سترون حديقة السبعة أعلام لأتلانتس الشهيرة جدا. أوه. |
| Merhaba ve Bayraklarla Eğlence'ye hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحبا، ونرحب إلى المرح مع أعلام . |
| - Hangi flamayı taşıyorlar? | Open Subtitles | تحت أى أعلام ؟ |
| Umarım bizim selüloz bayraklarımızdan biridir. | Open Subtitles | جيد, وآمل أن هذا واحد من أعلام السليلوز لدينا. |
| Her kabilenin sancağını insanların önüne alın! | Open Subtitles | إرفعوا أعلام كل قبيله ! أمام الناس |