| Ve bunun daha önce yaptığım için olduğunu düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انكِ تظنين أن هذا بسبب قيامي بذلك من قبل |
| Ama seni asla kırmak istemem. Gözyaşlarından kimseye bahsetmiyorsun biliyorum. | Open Subtitles | لكني لاأريد ايذائك أعلم انكِ قلتِ للجميع لايسألونك عن الدموع |
| Onun işleri mahvettiğini sandığını biliyorum, ama gerçekten iyi biri. | Open Subtitles | أنظري انا اعلم ان علاقتكم كانت متوترة مؤخرا, وانا أعلم انكِ تعتقدين انـــــه فــــاشل. |
| Hiçbir şey hissetmediğini ya da böyle düşündüğünü biliyorum ama hissedeceksin. | Open Subtitles | أعلم انكِ لا تشعرين بأى شيء او إنك تعتقدين هذا ، ولكن هذا غير حقيقى |
| Lisedeki kız olmadığını biliyorum; | Open Subtitles | أعلم انكِ لم تكونِ الشخص الذى كان فى الثانويه لأنني لم أكن أيضاً |
| Ufaklıklarla takılmamdan hoşlanmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انكِ لست مسروره، بتدخلي بقائمتكِ التدقيق الخاصة بكِ |
| biliyorum, yapacağın başka bir şey yok sanıyorsun ama var. | Open Subtitles | أعلم انكِ لا تظني أن لديكِ الخيار ولكنه لديكِ |
| Sadece kızın için endişelendiğini biliyorum ama bu teknoloji yayılırsa içinde bulunduğumuz dünya değişecek. | Open Subtitles | أنظري، أعلم انكِ قلقة بشأن أبنتك و لكن إذا ما أنتشرت هذه التقنية ستُغير العالم الذى نعيش به |
| Ve ben yemekte dün gece bana kızgın olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | وكنت أعلم انكِ غاضبة مني منذ عشاء الليلة الماضية |
| Bu yüzden beni terk ettiğini ve başkasıyla ilişki yaşadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انكِ بسبب هذا تركتينني أعلم أنك بسبب ذلك رفعتي قضية الطلاق |
| Seni sevdiğim kadar çok sevmediğini biliyorum. | Open Subtitles | اني أعلم انكِ لا تحبيني بقدر ما أحبك |
| Bak, biliyorum, bunu anlamıyorsun. | Open Subtitles | إنظري . أعلم انكِ لم تفهمي هذا |
| İkisini de sevdiğini sandığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم انكِ تعتقدين أنكِ تحبيهم سوياً |
| Söyle, çünkü beni sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | قوليها مرة ، لاننى أعلم انكِ تحبينى |
| biliyorum, sonunda yardım istedin ama Chris, bu akşam cidden zarar görebilirdin. | Open Subtitles | أعلم انكِ تودين تقديم المساعدة (لكن (كريستينا كان يمكن أن تتأذي الليلة |
| İlmekte köpek gördüğünden bahsettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم انكِ أشرتي لرؤية كلب في الغرزه |
| Yapılması gerekeni yapacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انكِ ستنجزين ما يجب انجازه |
| Yapılması gerekeni yapacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انكِ ستنجزين ما يجب انجازه |
| Ve her Ben'den bahsettiğinde, tuhaf davranıyorsun ve biliyorum, aramızda bir şey yok deyip duruyorsun ama dışarıdan hiç de öyle gözükmüyor. | Open Subtitles | و كل مرة تتحدثين بشأن (بين), تصبحين غريبة حقاً. و أعلم انكِ تقولين أنه لا شيء يجري, لكن ذلك ليس ما يبدو عليه إطلاقاً. |
| - biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انكِ قمت بهذا |