Gözkapaklarının ağırlaştığını hissediyor... tam rahatlık evresinin derinliklerine... doğru ilerliyorsun. | Open Subtitles | لقد بدأت تشعر بأن جفونك اصبحت ثقيلة ودخلت في استرخاء أعمق وأعمق لمرحله الاسترخاء الكامل |
Ben okyanusun derinliklerine çekildikçe sadece izliyorsun. | Open Subtitles | تشاهدين فحسب بينما أنا كنت أغرق أعمق وأعمق في المحيط |
Arkadaşı Arial onu tavşan deliğinin derinliklerine sürükledi. | Open Subtitles | صديقتها ارييل الرائدة لها أعمق وأعمق لأسفل فتحة الارانب. |
Kum bataklığının üstündeydi ve batıyordu derine, gittikçe daha derine. | Open Subtitles | ...كان ذلك على الرمال المتحركة ...وأنا اغرق بشكل أعمق وأعمق |
Gittikçe parçacıkların yapısına daha derine inerek bakıyoruz ve bu yolla, muhtemelen temel yasaya gitgide daha da yaklaşıyoruz. | TED | نحن ننظر أعمق وأعمق داخل هياكل الجسيمات هذه، وبتلك الطريقة يمكننا على الأرجح الوصول لأقرب وأقرب من هذا القانون الأساسي. |
İşin garip yanı evrenin derinliklerine indikçe daha uzak cisimlerin, daha hızlı bir şekilde ileri gittiğini görüyoruz. Ve daha kırmızı göründüklerini gözlemliyoruz. | TED | والأكثر غرابة، هو أنكم كلما نظرتم أعمق وأعمق في الكون، فالأشياء الأكثر بعداً تنطلق بشكل أبعد وأسرع، ولذلك تبدو أكثر احمراراً. |
Boyle fiziksel yani olan birsey, ve sonra daha derine inince imgeye yonelik bir oyku ortaya cikiyor. Iste bu "Leica ve Maymun". | TED | وكانت محسوسة ، وتبدأ الذهاب أعمق وأعمق في نوع من السرد بهذه الطريقة ، لهذه الصورة. كما هو "القرد مع لايكا". |
daha derine, gittikçe daha, daha derinlere gidiyorsun. | Open Subtitles | أنت تغوص أعمق وأعمق وأعمق |